Topraksız Tarım Uygulamaları Çok Kazançlı
DÜNYA nüfusu her geçen gün artıyor, tklim değişikliği, küresel ısınma, su kaynaklarının azalması derken dünya yaşamsal öneme sahip bir dizi tehlike ile karşı karşıya. Ekilebilir alanların azalması ve tarımın küresel iklim değişiminden olumsuz etkilenmesiyle, gıda ürünlerinin üretimini sağlamak ve artırmak için insanlık yeni yöntemler arıyor. Daha küçük alanlarda, daha az suyla daha fazla ürün yetiştirmek temel amaç.
Bu konuda giderek öne çıkan bir yöntem var: Dikey tarım… Geleneksel yöntemlerle yapılan tarıma göre pek çok avantajı olan topraksız tarım uygulamaları tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de artıyor.
Topraksız tarım uygulamalarında, geleneksel tarıma göre birim metrekareden alman verim fcaraca bazı durumlarda 10 kata kadar artıyor. Tüm dünyada hızla yükselen topraksız tarım geleceğin işlerinden biri olmaya aday. Yöntem ağırlıklı olarak Güney Kore, Japonya, Tayvan, Çin, Singapur gibi Uzakdoğu ülkelerinde yaygın. Hollanda ve İngiltere’de de büyük işletmeler faaliyette. Ayrıca Birleşik Arap Emirlikleri, Amerika Birleşik Devletleri, Kanada ve Hindistan’da da başarılı örnekler var. Türkiye’de de bu yöntemle tarım yapan işletme sayısı giderek artıyor.
“MÜKEMMEL KALİTEDE ÜRÜNLER”
Farminova bitki fabrikası Antalya Organize Sanayi Bölgesi’nde üç yıldır faaliyette. Bitki fabrikalarında geleneksel tarımın aksine çevreyi kirletmeyen, sağlıklı ve devamlı bir tarımsal üretim sağladıklarını ifade eden Cantek Group Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Karaca, “Geliştirdiğimiz üretim sistemiyle ilaç kullanmadan, yılın tamamında tarım yapmanın önünü açıyoruz ve bunu yaparken minimum su kullanımı ile mükemmel kalitede ürünler elde ediyoruz” diyor. Dünyada bu yöntemle en çok yeşil yapraklı bitkilerin üretildiğini belirten Karaca, başta marul olmak üzere ıspanak, fesleğen, roka, maydanoz gibi yeşil yapraklı bitkilerin çok rahatlıkla yetiştirilebildiğini vurguluyor. Mantarlar ve çilekler de kapalı ortamlarda kolayca yetiştirilebiliyor. “Zamanla tıbbi ve aromatik bitkiler de bu disiplinde yetiştirilebilecek” diyen Karaca, bu yöntemle şimdiye 200’e yakın bitki yetiştirdiklerini, bunlardan 20 tanesini üretilebilir ve ticareti yapılabilir hale getirdikleri bilgisini paylaşıyor.
“SERA SONRASI TARIM 4.0 EVRESİ”
Dikey tarımda bir fabrika kurmanın maliyetinin üretim metrekaresi olarak belirlendiğini söyleyen Karaca, tüm dünyada geçerli maliyetlerin metrekare başına bin ile 2 bin euro arasında olduğunu aktarıyor. 15 yıldır Ar-Ge yaptıklarını ifade eden Karaca, “Bu alanda yaptığımız yatırım 15 milyon euro’yu geçti. Üç yıldan beri işletmesini yaptığımız bitki fabrikaları bu yatırımın yüzde 60’ını oluşturuyor” açıklamasını yapıyor. Bitki fabrikalarının ürünlerin fiyatlarının sabit kalmasında büyük rol oynayabileceğini söyleyen Karaca, “Bitki fabrikaları seralardan sonra gelen Tarım 4.0 evresi. Bu teknolojinin halka kazandırılması ve geliştirilmesi için Tarım Bakanlığı tarafından desteklenmesi gerekiyor” diyor.
Karaca’nın iddiasına göre, firmanın eski tesisi Avrupa’nın en büyük bitki fabrikasıymış. Firmanın yeni tesisi, eskisinin dört katı büyüklükte olacakmış. Karaca, “Bitki fabrikaları sistemiyle, 7 gün 24 saat hiçbir dış faktörden etkilenmeden, dilenilen yerde, dilenilen zamanda, tüm koşullarda tarım yapılabilecek” diyor.
“METREKARE MALİYETİ 5 BİN TL”
2018’de dikey tarım üniteleri tasarımları ve özel anahtar teslim dikey tarım tesisi kurulumu çözümleriyle sektöre giren Forfarming, Ar-Ge tesisinde çeşitli meyve ve sebzelerin üretimini aktif olarak gerçekleştiriyor.
Dikey tarım sistemlerinin depolarda ve nakliye konteynırlarınm içerisine kurulabileceği gibi restoranlarda, kafelerde ya da evlerde de uygulanabildiğini söyleyen firmanın Kurucu Ortağı Levent Atlas, “Profesyonel kapalı alan tarımcılığı, geleneksel seralara göre daha maliyetli yatırımlar. Güneş ışığı yerine LED ışıkların kullanılması ve iklimlendirmenin suni olarak yapılması maliyetleri artırıyor. Aydınlatma, sulama, gübreleme ve iklimlendirme otomasyonlarına sahip bir dikey tarım tesisinin metrekare başına yatırım maliyeti yaklaşık 5-5 bin 500 TL arasında” açıklamasını yapıyor.
Dikey tarımın mevsim şartlarından bağımsız yılın tamamında yapılabildiğini söyleyen Atlas, “Işık seviyesi ve hava koşulları geleneksel tarımda kontrol etmek mümkün değilken, kapalı alan yetiştiriciliğinde ışık, sıcaklık ve nem miktarı her zaman en uygun seviyede tutulabilir. Bu sayede birinci kalite hasatlar elde edilebilir. Ayrıcara topraksız tarım yöntemleri, geleneksel tarıma kıyasla yüz de 95’e varan su ve yüzde 70’e varan gübre tasarrufuna imkân tanıyor” bilgilerini veriyor.
Dikey tarım devlet teşviki verilmediğini söyleyen Atlas, KOBI’lere ve tarım sektörüne sağlanan genel teşviklerden yararlanılabileceğini ifade ediyor. Dikey tarım uygulamaları ile hemen her çeşit bitkiyi yetiştirmenin mümkün olduğunu belirten Atlas, özellikle yeşil yapraklı bitkilerden fesleğen, reyhan, kekik, roka, biberiye, semizotu gibi ürünlerin üretiminde dikey tarımın yaygın olarak kullanıldığını, salatalık, domates, çilek gibi meyve-sebzelerin de böyle yetiştirilebildiğini vurguluyor.
Mikro yeşillik ve yenilebilir çiçek üretiminde de yöntemin yaygın olarak kullanıldığını söyleyen Atlas, bu alanda kapsamlı ve devamlı olarak Ar-Ge yatırımlarının yapılması gerektiğini belirtiyor. Atlas, “Uzaktan takip, kontrol, otomasyon ve uçtan uca gıda izlenebilirliği çözümlerimizle Türkiye’de ve dünyanın farklı bölgelerden birçok çiftçi tarafından tercih ediliyoruz. Dikey tarım uygulamaları önümüzdeki yıllarda ziraat alanının en önemli akımlarından biri olacak” diyor.
ŞEHİR İÇİNDE 365 GÜN ÜRETİM
Plant Factory, İstanbul Dragos’ta kapalı alanda topraksız tarım yapan bir dikey tarım firması. Şirket, Halil Beşkardeşler, Ahmet Güney, Emre Kaynar ve Anıl Sönmez tarafından kurulmuş. Kurucu Ortak Emre Kaynar, “Altı yıl önce literatür taraması ile başlayan maceramız küçük bir Ar-Ge tesisi ile devam etti. îlk üretim tesisimizi 2020 sonunda devreye aldık” diyor. Sistemlerini kendileri geliştirdiklerini belirten Kaynar, geliştirdikleri sistemle bitkilerin en doğru zamanlamalarla ışık almasını, doğru oranda su ve besin kaynakları ile beslenebilme-lerini sağladıklarını söylüyor.
“Kapalı dikey tarım sistemimizde hiçbir kimyasal kullanmıyoruz. Geleneksel tarım yöntemlerinde ise kimyasal ilaçlar kullanılıyor. Kapalı dikey tarım yöntemleri ile daha sağlıklı ürünler elde edebiliyoruz. Veri odaklı analizlerle insan müdahalesini en aza indiriyoruz” diyen Kaynar, şehirlerde kapalı dikey tarım sistemlerinin özellikle karbon ayak izi ve su tüketimi açısından ideal çözüm olacağını öne sürüyor. “Minimum fire ile maksimum hasat elde ediyoruz ve yılın 365 günü üretim yapıyoruz. Üretim sırasındaki kaybı minimuma indiriyoruz. Geleneksel tarım yöntemlerine göre yüzde 95 daha az su tüketiyoruz” şeklinde konuşuyor. Üretimi şehir içinde yaptıklarını söyleyen Kaynar, açılacak diğer tesislerin de şehir içerisinde yer alacağını ve hedeflerinin şehirde tarımı geliştirmek ve karbon ayak izini azaltmak olduğunu ifade ediyor.
Geçen Aralık ayında Gebze Teknik Üniversitesi Biyoteknoloji Enstitüsü ile işbirliği protokolü imzaladıklarını ifade eden Kaynar, “Gebze Teknik Üniversitesi kampü-sünde kuracağımız topraksız dikey tarım sisteminde karbon ayak izini azaltmaya, sürdürülebilir bir üretim sistemi oluşturmaya daha kaliteli, daha yeşil ve daha sağlıklı ürünler yetiştirmeye yönelik Ar-Ge çalışmalarının yürütülmesini planlıyoruz” diyor.
Firmanın tesisi tek hasatta 4 bin 50 adet üretim kapasitesine sahip. Bu yılın Haziran ayında inşaatına başlanacak yeni tesisin kapasitesi 750 bin adet olacak. Kaynar, 2027 sonuna kadar farklı yerlerde kuracakları 12 adet tesis ile toplam üretim kapasitelerini yıllık 9 milyon adetin üzerine çıkartmayı planladıklarını vurguluyor. Firma tesislerinde dikey tarıma yönelik, öğrenciler, sektör ve merak eden son tüketiciler için atölyeler de gerçekleştirecek. Kaynar, nihai hedeflerini, “Teknolojimizi yurtdışına ihraç etmek” olarak özetliyor.
“VERİM 10 KAT ARTIYOR”
HGT Tarım, 1 milyon metrekarelik tarım fabrikası oluşturma çalışmaları başlatmış iddialı bir firma. Pimarge ve Gebze Teknik Üniversitesi ile ortak dikey tarım projesi yürütüyor. Pimtaş Yönetim Kurulu Başkanı Şamil Tahmaz, “Bir marul toprakta 60 günde bir mahsul verirken, yaptığımız çalışmalarla akıllı tarım sistemi sayesinde bu süre 15 günde bire iniyor” diyor.
Hızlı nüfus artışı nedeniyle ekilebilir arazilerin azalacağını söyleyen Tahmaz, dikey tarımda geleneksel yöntemlere göre dönüm başına mahsul veriminin on katından fazla olduğunu belirtiyor.
Sistemde kullanılacak olan tüm ürünlerin tamamen geri dönüştürülmüş olduğunu aktaran Tahmaz, “Dikey tarımla çevre sorunları tarım endüstrisi için daha az tehlikeli hale geliyor. Çiftçiler böcek ilacı gibi kimyasalları kullanmadıkları için tüm süreç çevre dostu çalışır. Dikey tarımın sürdürülebilir çevre üzerinde önemli bir rolü var. Zirai bilgiye ihtiyaç duyulmadan taze ve sağlıklı ürünler yetiştirmeye, 365 gün üretim yapmaya imkan veriyor” açıklamalarını yapıyor.
Topraksız tarım nedir?
Hidroponik, toprak kullanmadan su içinde mineral besin çözümleri kullanarak bitki yetiştirme yöntemidir. Hidrokültürün bir alt kümesidir. Kara bitkileri mineral besin solüsyonunda veya perlit, çakıl, mineral yün, genişletilmiş kil ve Hindistan cevizi kabuğu gibi nötr bir ortamda köklerin beslenmesi yöntemiyle yetiştirilebilir.
Dikey tarım tarzları
Bina tabanlı çiftlikler: Dikey tarımın yapılabildiği alanlardan birisi kapalı bina ve fabrikalar. Özel ışıklandırma, aydınlatma, gerekli ısı ve nem oranlarıyla binalarda bitki yetiştiriciliği yapılıyor.
Konteyner çiftlikleri: Konteynerler dikey tarım sistemleri için uygun bir diğer seçenek. LED aydınlatma, dikey olarak istiflenmiş hidroponik, akıllı iklim kontrolleri ve izleme sensörleri ile donatılan konteynerlerde yüksek verim elde ediliyor.
Derin çiftlikler: Yenilenmiş yeraltı tünellerinde veya terk edilmiş maden ocaklarında inşa edilen dikey çiftlikler. Yeraltındaki sıcaklık ve nem genellikle ılıman ve sabit düzeylerde olduğundan derin çiftlikler ısıtma için daha az enerjiye ihtiyaç duyuyor. Su tedariki yeraltı sularından sağlanabiliyor. Derin bir çiftlikte yer üstünde bulunan geleneksel bir çiftliğe göre 7 ila 9 kat daha fazla gıda ürünü üretebiliyor.
Dünyadan ilginç örnekler
Çatılarda, binaların bodrumlarında, terk edilmiş fabrikalarda, metro istasyonlarında, yani aklınıza gelebilecek her kapalı alanda bu sistem ile tarım yapmak mümkün. Dünyada bu konuda çok ilginç örnekler var. Güney Kore’nin başkenti Seul’da bir metro istasyonunda kurulan özel alanda sekiz tür sebze yetiştiriliyor. Danimarka’daki en büyük topraksız dikey tarım girişimi, 7 bin metrekarelik bir alan üzerinde kurulu 14 katlı dikey tarlalarda üretim yapıyor. Uzakdoğu’da çeşitli ülkelerde kapalı alanlarda boruların içerisinde doldurulan suda çeşitli sebzeler yetiştiriliyor. İngiltere ve Japonya’da metrolar başta olmak üzere yeraltındaki uygun yerlerde karanlık tarım uygulamaları yapılıyor.
Ömer YULUĞ / Ziraat Yüksek Mühendisi
“En iyi tarım doğanın kopyalanmasıdır”
Dikey tarımın üretici bağlamında avantajı birim alandan daha az su ve sentetik gübre harcayarak verim elde etmektir. Esas itibari ile birim alandan sentetik gübre ile maksimum verim alma felsefesi dikey tarımda tepe noktadadır. 2030’a kadar sentetik gübre kullanımını yüzde 50’ye düşürmeyi, 2050’ye kadar da sıfırlamayı hedefleyen Avrupa Birliği’nin dikey tarımda alacağı tavır çok önemli. Dikey tarımda başta domates olmak üzere biber, patlıcan, salatalık, kavun, çilek ve kabak çokça yetiştiriliyor. Ayrıca az miktarda da olsa fasulye, karpuz, marul, ıspanak, maydanoz, tere ve roka gibi ürünler de yetiştiriliyor. Bence en iyi tarım doğanın en iyi şekilde kopyalanması ile gerçekleştirilen tarımdır.
Yeşim Oksay