Sanal Gerçeklik Gözlüğüyle Göz Muayenesi Teknolojisi
GİRİŞİM ruhunun sonunda kazandığını gösteren bir hikaye bu. Öğrencilik yıllarında farklı alanlarda geliştirdikleri girişimler sonuç vermese de pes etmeyen ve yeniden deneyen ODTÜ’lü mühendisler, göz muayenesinin sanal gerçeklik gözlüğüyle yapılmasına olanak sağlayan bir teknolojiye imza attılar. Biri melek yatırımcı olmak üzere iki uzman doktorla birlikte geçen yıl Oculera Sağlık Teknolojileri AŞ’yi kuran genç girişimciler, geliştirdikleri “Sanal Gerçeklik Gözlüğü İçinde Çalışan Görme Alanı Testi” ile göz sağlığı hizmetleri ve sanal gerçeklik teknolojisini bir araya getirdiler. İthal edilen 30-40 bin dolarlık göz muayenesi cihazlarının özelliklerini yazılım haline getiren girişimciler, satış fiyatım 10 bin dolar belirledikleri ürünleri ile göz muayenesini evde bile yapılabilir kıldılar. Bir buçuk yıldır üzerinde çalıştıkları ve Sınıf Ha CE belgesi ile satış yapmaya hak kazandıkları ürün ile Türkiye ve global pazarlara ulaşmayı hedefliyorlar, önce Avrupa pazarına girmeyi planlayan Oculera, 2021 yazında FDA (Birleşik Devletler Gıda ve İlaç Dairesi) onayının tamamlamasının ardından ABD pazarına da açılacak. Firmanın CEO’su Mert Keleş, ürünlerini global piyasalara tanıtmak ve yeni ürünler geliştirmek için bir yatırım turu düzenlemeyi düşündüklerini söyledi. Keleş, “Bünyemize yeni partnerler ve yatırımcılar katarak ilerlemeyi hedefliyoruz” dedi.
ALTI ORTAKLI BİR ŞİRKET
Oculera Sağlık Teknolojileri AŞ, sağlık alanında dijital çözümler üreten, 2020’de kurulmuş bir girişim. ODTÜ Teknokent’in düzenlediği Yeni Fikirler Yeni İşler Programı’nda dereceye girip ödül alan firma, dördü mühendis, ikisi doktor altı ortak tarafından kuruldu. Mühendisler ODTÜ makina, elektrik elektronik ve bilgisayar bölümlerinden mezun ve profesyonel iş hayatında 2 ile 4 yıldır faaliyet gösteriyorlar. Makine mühendisi Mert Keleş şirketin CEO’su. Elektrik elektronik mühendisi olan ve Koç Üniversitesi’nde uluslararası işletme yüksek lisansını tamamlayan Kağan Özaslan ise şirketin COO’su, yine elektrik elektronik mühendisi olan Emre Bülbül CTO görevinde, bilgisayar mühendisi Hande Güleç ise şirketin teknik liderliğini yapıyor. İki doktor ortaktan biri, göz doktoru (oftalmolog) olan ve bir hastanesi bulunan Mehtap Abay. Diğer doktor ortak ise yıllarca hem hekim hem de hastane ortağı olarak görev yapmış emekli bir radyoloji uzmanı olan İnkilap Taşbaşı. Şirket kuruluşunda kurucu ortak ve melek yatırımcı olan Taşbaşı, şirkete 70 bin dolarlık yatırım yapmış.
“DENEMEK ÇOK ÖNEMLİ”
Firmayı kurarken, ilk hedef olarak oftalmoloji (göz sağlığı) alanını belirlediklerini ve bu alanda çözümler geliştirmeye başladıklarını söyleyen Mert Keleş, bunu yaparken bu alanın çağın gerisinde kalmış geleneksel test ve tedavi yöntemlerini güncel teknolojik altyapılarla birleştirdiklerini kaydetti. Keleş girişimcilik serüvenlerini şöyle anlattı: “Daha önce fikir ve prototipleme aşamalarını tamamladığımız farklı alanlarda altı girişim projesi yürüttük. Onlarda başarılı olamasak da kazandığımız tecrübe bizi problemleri daha iyi çözmeye sevk etti. Hayal kurduk, hayallerimiz yıkıldı, yine denedik, okulu bitirdik, farklı işlerde çalıştık derken süreç içinde piştik. Bu yola girmek isteyen herkese tavsiyem bir şeyler denemeleri. Ancak bu şekilde insan gerçek potansiyelini fark ediyor. Doğru kanalı tutturamamıştık. Daha sonra göz doktoru Mehtap Abay ile tanıştık. Mühendis ruhlu bir doktor ve hastane sahibi olarak göz sağlığı alanında boşlukları görmemizi sağladı.”
“İSTEKLİ BİR EKOSİSTEM VAR”
“Eğer elinizde katma değer varsa Türkiye girişimcilik camiasında ekosistem içerisinde size fikirsel ve ekonomik destek veren insanlar/kurumlar bulabiliyorsunuz” diyen Keleş, doğal yapılanmaları Ankara’da olduğu için Başkent, ODTÜ, Ankara Üniversiteleri, GATA gibi kurumlardan işin sağlık bilimleri tarafında akademik, operasyonel tarafında mentörlük destekleri aldıklarını söylüyor. ODTÜ Teknokent’teki başarılı bir sağlık girişimi olan İnofab’ın kurucu ortağı Merthan Öztürk’ün sağlık regülasyonları konusunda yıllardır biriktirdiği bilgiyi açmasının bu konuda çok önemli bir örnek olduğunu belirten Keleş, bu türden pek çok destek aldıklarını belirtiyor. Sağlık endüstrisinin ekonomik giriş bariyeri en yüksek alandan biri olduğunu söyleyen Keleş, “Bu durum geleneksel cihazların neden yıllardır girişimcilerin istilasına uğramadan hayatta kaldığını açıklıyor. En küçük bir yapı bile insan hayatına dokunduğu için haklı olarak birçok regülatif kalite isteri var. Yapılan inovasyo-nu belgelemek ve bu ürüne bir satış lisansı almak zor ve maliyetli. Melek yatırımcımızdan aldığımız yatırım süreçte hayatta kalmamızı sağladı. Bu yolculuğa çıkmak isteyen girişimcilere tavsiyem katma değer yaratan bir iş planı oluşturup benzer sektörlerdeki insanlarla iletişime geçmeleri. Türkiye’nin en büyük şansı birlikte büyümek isteyen bir ekosistemi olması” dedi.
AVRUPA, ARDINDAN ABD
Dünyada birçok sektörde dijital dönüşüm yaşandığını sağlık sektörünün birçok branşının da benzer bir değişime gebe olduğunu söyleyen Keleş, “Göz sağlığı alanında yıllardır pahalı optik ve mekanik sistemler kullanılıyor. Bunların tasarımı ve parçalarının üretilmesi çok pahalı. Biz dijital çözümlerin birçok üründe geleneksel karşılıklarının yerini alma şansı olduğunu fark ettik. Sanal gerçeklik gözlükleri ile başlamamızın sebebi, bu donanımların doğrudan hastaların göz ve kafa bölgesine odaklanan bir tıbbi cihaz gibi tasarlanmış olması. Hastalara görsel bir girdi gönderip onların tepkilerini toplamak için optik yönlendiriciler kullanmak yerine dijital bir ekran ve göz takip kameraları kullanılabiliyor. Bunu fark edip doğru parçalan birleştiren bir yazılım geliştirdik. Dünyada bunu yapan ilk girişimlerden biri olduk ve bir oftalmolojik cihazı sanal gerçeklik altyapısıyla ilk kez CE standartlarıyla belgeleyerek Avrupa pazarına sunduk. Teknolojinin doğal yönelimi ile birçok firmanın bu alanda çözüm üreteceğini düşünüyoruz ve bu akımın öncüsü olmak istiyoruz” diye konuştu.
Yurtdışmdaki rakiplerinden farklı olarak taşınabilir klinik vizyonuna sahip olduklarını söyleyen Keleş, sadece tek bir cihaz ile yetinmeyeceklerini söyleyerek sözlerini şöyle sürdürüyor: “Kullandığımız teknolojik altyapının birçok oftalmolojik cihaz ve hatta nöroloji, psikiyatri gibi alanlarda yeni ürünler ortaya çıkarmaya uygun olduğunu düşünüyoruz. Bu vizyonla yazılımımızı bir yazılımlar kütüphanesine dönüştürmek ve elde taşınabilen bir klinik yaratmak istiyoruz. Bu tarz bir ürünün hastanelere yarattığı ekonomik ve lojistik faydaların yanında doğrudan insanların evlerinde kullanabilme imkanını da ortaya çıkarmak istiyoruz. Bu yaz FDA onayımızı tamamlayıp ABD pazarına açılmayı planlıyoruz.”
URUN GAMI GENİŞLEYECEK
Oculera, taşınabilir klinik vizyonuna hizmet edecek ve ürün gamını genişletecek projeler üstünde çalışıyor. Temel göz sağlığı testlerinde yoğunlaştıklarını belirten Keleş, bu yolla birçok sağlık kurumuna girmek istediklerini dile getiriyor. Keleş, “Geliştirdiğimiz ürünler organik dijital olduğu için elde edilen her türlü veriyi depolama, anlamlandırma, zenginleştirme ve istenilen şekillerde sunma şansımız var. Değişimin yarattığı en büyük katma değer bu olacak. Göz sağlığı alanında yeni akım verilerin yönetimi için de bir ürün duyuracağız” diye konuşuyor. Pazarda klinikten son kullanıcıya doğru ilerlemek istediklerini belirten Keleş, “Kurumsal hastanelerden taşınabilir sağlığa, oradan son kullanıcıların günlük hayatlarına ilerleyeceğiz. Yararlandığımız donanımlar günden güne küçülüyor, ucuzluyor. Gündelik sağlık takibi uygulaması olmaya kadar uzanan bir yolculuğumuz olacak” ifadelerini kullanıyor.
Global pazara çıkacak
“Sanal Gerçeklik Gözlüğü İçinde Çalışan Görme Alanı Testi” ürününün satışı 2021 Mayıs’ta başladı. Hedef müşteri kitlesini başlangıç itibarıyla sağlık kurumlan (hastane, muayenehane vb.) oluşturuyor. Müşterilere dağıtıcılar kanalı ile ulaşılması planlanıyor.
CE ve FDA onaylarına sahip bir ürün olarak global pazarda var olma mücadelesi verecekler. Firmanın globale ölçeklenmesi yurtdışında bulacağı iş ortakları üstünden olacak. Gerekli dağıtıcı organizasyonu sunan ve vizyonlarını paylaşan kişi ve kurumlarla iş ortaklığı yapmak istiyorlar.
“Üretim kapasitemiz sınırsız”
Ürünlerinin, başka bir ürünün ucuzu, küçüğü, taşınabilir halde olanı olarak etiketlenmemesi gerektiğini vurgulayan Mert Keleş, “Ürünümüz bir yazılım olduğu için üretim kapasitemiz sınırsız. Uygunluk beyan ettiğimiz sanal gerçeklik gözlüklerine yüklenip çalışabiliyor. Müşteriler sanal gerçeklik donanımlarını kendileri temin edebilir ya da biz temin ederiz. Global sanal gerçeklik donanımı üreticileri ile anlaşmalar yaptık. Dünyanın herhangi bir yerine istenilen adette ürünü bir hafta içerisinde ulaştırma kapasitesine sahibiz” dedi.
“Her engeli aşarız”
Sağlık endüstrisi girmesi oldukça zor bir pazar. Tasarım yaparken ürünün hastaların belirtilen sorununu çözeceğinin ve ürettiğiniz her ürünün de birbiriyle aynı çalışacağının ispatlanması gerekiyor. Bunu sağlamak için dünyada regülatif kurallar ve kalite sistemleri var. Kalite belgelerinin edinilme aşaması bizim gibi genç gruplar için büyük bir bariyer oluşturuyor. Sağlık endüstrisi atik, enerjik çözümlerdense büyük kurumlan tercih ediyor. Fakat bu şekilde devam etmeyecek. Eğer biz altı kişi 100 yıllık bir . firmanın 200 kişiyle üretmediği bir katma değeri üretiyor ve pazarda bunun karşılığının olduğunu görüyorsak her engeli aşarız. Katma değer tabu, norm dinlemez. Dünyada sermaye sahibi kurumlar ya da kişiler o katma değeri bulur ve değerlendirir. Yeter ki kalite her zaman birinci planda kalsın.
HÜLYA GENÇ SERTKAYA