Hint İncirine (Frenck yemişi) Yatırım Yapan Kazanacak

GEÇEN haftaki yazımla ilgili olumlu yorumlar aldım. Anlaşılan bu hafta da aynı çizgide bir başka ürünü anlatmam gerekiyor. Biliyorsunuz arada bir henüz yeterince bilinmeyen endüstriyel karakterli sağlık bitkilerini gündeme getiriyorum.

Frenk Yemişi (Hint inciri) Yatırımcısına Kazandırıyor

İşte bunlardan biri de çoğunu saksılarda gömdüğümüz ya da kıraç topraklarda rastladığımız ağaç boyuna erişebilen dikenli Hint İnciri.

Literatürde bunlara ‘Opuntia Ailesi’ deniyor. Tümü kaktüs türlerinden oluşan bu ailenin sadece bu topraklara özgü çeşitleri de var. Bitkinin anavatanı ise Amerika Kıtası. Özellikle Meksika, Bolivya, Uruguay ve Arjantin’de hemen her çeşidi yetişiyor. Bizdeki baskın türler ‘Opuntia Ficus-Indica’ çeşitleri. Adında ‘Hint’ ifadesinin geçmesi Karayip Adaları’yla ilgili. Orta Amerika’daki bu adalara aynı zamanda ‘Batı Hint Adaları’ deniyor.

Suya ihtiyaç duymayan bu bitkiye biz Akdeniz ve Ege Bölgelerinde kırsal yol kenarlarında, tarlaların sınır bölgelerinde ve boş arazilerde rastlıyoruz. Birkaç küçük örnek dışında tümü yabani bitki kategorisinde. Yöresel isimleri değişik olsa da hemen hepsi aynı tür: ‘Hint İnciri’, ‘Kaynanadili’, ‘Dikenli İncir’, ‘Tahta İnciri’, ‘Eşek İnciri’, ‘Frenk İnciri’, ‘Kaşık İnciri’ ve dahası…

frenk inciri

SOĞUĞA DAYANIKLI TÜRLERİ DE VAR

Bu kaktüs cinsinin meyveleri genelde kırmızı, turuncu-kırmızı ya da mor oluyor. Sıcağı sevmekle birlikte batı ve güney Kanada gibi soğuk topraklarda da kültüre alınarak yetiştirilebiliyor, dünyaya pazarlanıyor.

Bugün Arjantin’in güneyinde yer alan soğuk ve rüzgârlı Patagonya’da bile Hint İnciri yetiştiriciliği yapılıyor. (Bizde Güneydoğu Anadolu ile Orta Anadolu steplerinde de kültür amaçlı deneysel uygulamalar gerçekleştirilebilir).

Batı bu bitkiyi bizden çok önce keşfetmiş. Birazdan açıklayacağım özelliklerini de keşfetmeye devam ediyor. Örneğin şu anda en çok kültürü yapılan Avustralya’ya daha 1788’de girmiş. Onu Kore ve Japonya takip etmiş. İtalya, İspanya, Malta ve Tunus mevcut türlerini çok daha sonra kültüre almışlar.

Bulgaristan bile -tıpkı İsparta türü gül yetiştiriciliğinde olduğu gibi- 1933’te Hint İnciri kaktüslerini kültüre alarak yetiştirmeyi başarmış. Zamanın Kraliyet Botanikçisi Ivan Burcş Karadeniz’deki küçük Saint Thomas Adasını ‘Fieus Indica’ (bizdeki çeşitler) ile kaplatmış; daha sonra bu bitki kolonileri ‘Struma Vadisi’nde çoğaltılıp ticari hale getirilmiş.

Bizdeki alışkanlıkların aksine bitkinin yalnız meyvesi değil, dikenli yaprakları da yenilebiliyor. Önemli olan meyve ve yaprakların dikkatle soyulması. Ne var ki, meyve soyma işlemi pek ekonomik değil. Bu amaçla bazı yetiştiriciler dikenleri temizlemek için temiz kum yerleştirilmiş fıçılarda döndürüyor ya da alevle dağlıyor. Bitkinin en önemli yeri ise yazımızın sonunda anlatacağımız çekirdekleri.

GELENEKSEL UYGULAMALARDA YERİ VAR

Sebze yemekleri, çorbalar, salatalar, mezeler, turşular, içecekler ve jöleler… Kaktüsün etli kalın yapraklarından ve çekirdeklerinden arındırılmış meyvelerinden yapılan lezzetli yemekler özellikle Meksika Mutfağı’nda çok ünlenmiş.

Hint İncirinin kalın yaprakları ayrı bir yere sahip: ‘Huevos con Nopales’ (Hint İncirli Yumurta) ve ‘Tacos de Nopales’ (Hint İncirli Dürüm) hayli ünlü. Üstelik bu bitki ve bu bitkiden yapılan ürünler Meksika halkı için başlı başına bir kimlik sembolü.

İşin ilginç tarafı Meksika’da 16. Yüzyıl’dan kalma ‘De la Cruz-Badiano Kodeksi’ günümüzde bile Meksika eczacılık sektöründe hala geçerli: Opuntia ekstarktmın (Dikenli İncir özütü) bazı yanık ilaçlarının formülünde yer almasına izin veriliyor.

Keza, hemen yanı başımızdaki Yunanistan’da Mora Yarım Adası ile Arnavutluk bölgesinde hem mutfağa giriyor hem de endüstriyel amaçla yetiştiriliyor. Tam güneyimizde Kıbrıslı Rumların ‘Babutsa’ dediği bu dikenli incir türü bizim bölgemiz Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde de önemli bir yere sahip.

İtalya ise ‘Fichi d’India’ adım verdikleri bu türü şimdi daha çok kültüre alıyor, başta ünlü Fransız Mutfağı olmak üzere dünyanın lezzet merkezlerine ihraç ediyor.

Malta ise bu bitkiden elde edilen likörü kendi etiketiyle tüm dünyaya yüksek fiyatlarla pazarlıyor.

Bizim küçümseyip ancak tarla kenarlarında yer verdiğimiz bitkinin çekirdeklerinden bile yararlanılıyor.

Dahası bizim Orta Anadolu’nun kıraç bölgelerine (örn. Tuz Gölü ve çevresine) benzer tüm coğrafyalarda soğuğa dayanıklı ‘Korunmuş Opuntia Tarlaları’ oluşturarak Hint inciri hayvan yemi çölleşmenin kontrol altına alınması mümkün.

Güneydoğu Anadolu bölgemizin bazı verimsiz kesimlerinde de önemli plantasyon alanlarının oluşturulması düşünülebilir.

Bir başka gerçeği hatırlamakta yarar var: 1900’lerin başında Ispanya’yı etkileyen kuraklıkta yem bitkisi olarak çoğunlukla Hint İnciri tüketilmiş ve hayvancılığın çökmesi önlenmiş. Hint İnciri halen İspanya’da hem kuraklık çeken bölgelerin iklimine büyük katkı sunuyor, hem de bazı yan ürünlerin ihracına imkân sağlıyor.

TÜKETİM SAHASI GENİŞLEYEBİLİR

Hint İncirinin yetiştirilmesi çok kolay.

Bitkinin herhangi bir yerinden koparılan kaim etli yaprak toprağa gömüldüğü andan itibaren hiçbir bakım gerektirmeden kenarlardan filizlenerek büyüyor, kısa bir süre sonra orta boy bir ağaç halini alıyor. Ağacın yaprağı doğal yolla toprağa düşse bile hemen bir başka ağaç halinde büyüyebiliyor.

Gelelim özellikle vurgulamak istediğimiz konuya: Hint İnciri yem üretiminde, eczacılıkta, boya endüstrisinde, gıda sektöründe çokça kullanılıyor. Kullanılan yararlı bölümleri dikenleri hariç bitkinin tüm gövdesi ve meyveleri. Kozmetik üretiminde ise daha çok meyve içindeki çekirdeklerden elde edilen pahalı öziitler kullanılıyor.

Tohum özelliği de taşıyan bu çekirdeklerden elde edilen bileşikler son yıllarda inanılmaz işler başarıyor. Meyveler güneşte kurutulduktan sonra soğuk sıkım metoduyla elde edilen yağı cok yüksek fiyatlara ahcı buluyor.

İlginç şekilde amino asit içeren yağın antioksidan içeriği ve vitamin kompozisyonu oldukça farklı. Ünlü ‘Argan Yağı’na ve bazı deniz yosunu yağlarına rakip olabileceği söyleniyor. Şimdilik pahalı güzellik kremlerinin içeriğinde yer alıyor. Kozmetik dünyasındaki araştırmalar ise tüm hızıyla sürüyor. Bu yarışta şimdiden yer almak bazı pazarları elde etmek açısından yararlı olabilir.

Son araştırmalardan biri de etli yaprak kısımda bulunan yapışkan içeriğin yetiştiği yere göre değişik kompozisyonlar içermesi. İçerik konsantre hale getirildiğinde çekirdek yağıyla birlikte ihraç pazarına girebilecek yepyeni ürünler elde edilebiliyor.

Sonuç olarak; Hint İnciri’nin yan ürünleri tüm oldukça önem kazanmış durumda. Bu bereketli kaktüse düşük maliyetle yatırım yapacakların ileride işi büyütmeleri ve dünya pazarlarında söz sahibi olmaları mümkün. Önemli olan husus toprak yapısına göre oluşan yeni bileşiklerin izole edilip patent altına alınması.

NUR DEMÎROK





Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir