Fast food lezzetler dünyasında yerinizi alın
“FAST FOOD” beslenme şekli tüm dünyada başlı başına bir pazar haline dönüştü. Adı konmasa da bu işin miladı “sandviç”lerle başlar. Batıya özgü bu beslenme şeklinden önce ‘katmer’, ‘çörek’ ve ‘simit’ le işin asıl patenti bize aittir. Şimdi hayatta olmayan büyüklerimizden dinlemişimdir: İstanbul’un seçkin semtlerinde bile kara fırınlar ‘tahinli pide’ (şekerli veya sade), kıymalı ya da pastırmalı pide üretirlerdi. Tek şartla ki; tahin, kıyma ve pastırmayı müşteri getirir, fırıncı tarafından özel hazırlanmış hamur üzerine yayılırdı. Közlenmeye yüz tutmuş fırında pişen ‘peynirli’, ‘tahinli’, ‘kıymalı’, ‘pastırmalı’ pideler ince dilimler haline getirilir ve anında servis edilirdi.
Çok daha sonraları bu alaminüt lezzetler tür değiştirip epey zarif sandviç ve tostlar halinde satılmaya başlandı, ‘kaşarlı’, ‘sucuklu’ örneklerini o tarihlerde henüz pek yaygın olmayan büfelerde görmeye başladık.
Örneğin İstanbul’da bu işin merkezi önceleri ‘Şişli’ iken sonra ‘Aksaray’, ‘Eminönü’ gibi semtler oldu. Hatta İstanbul’un Anadolu yakasında da pratik ayaküstü büfeler umulmayan bir hızla çoğaldı, özellikle bu büfeler önünden geçen insanları tok olsalar da ‘muhteşem kokuları’yla davet eder ve zevkle ağırlarlardı. Batı tarzı ayaküstü beslenme alışkanlıkları biraz da yerel ve geleneksel etkilerle ‘döner dürüm’, ‘kokoreç’, ‘tantuni’ gibi kısmen bize özgü çeşitlerin eklenmesiyle daha da arttı.
GURME KÜLTÜRÜ OLANLAR SEVİNEBİLİR
Şimdi ‘Pizza’ alışkanlığı geleneksel malzemeli pidelerin yerini almış durumda. Ülkemizdeki ‘fast food’un ataları böylece kendi sentezini oluşturdu. Her türden malzemelerde ‘GDO’ (genetiği değiştirilmiş organizmalar) ‘MSG’ (monosodyum glutamat) gibi maddelere itibar edilmedi. Şimdi bu duyarlılık zincirlerde de devam ediyor. Bugün kaşar peyniri, domates sosu, turşu gibi malzemelerin eskiden olduğu gibi ‘doğal içerikli’ olduğunu az çok biliyoruz. Kullanılan koruyucular için biraz daha özen gösterilmesi gerekiyor.
‘Pizza’ demişken şunu da devreye almamız yararlı olabilir; çünkü bu gelişme günün koşullarına da uyum sağlandığının işaretlerini veriyor. Bugün kimi ülkelerde pizza zincirlerinin mönüsünde ‘obezite’, ‘diyabet’ gibi rahatsızlıkların yanısıra; ‘besin alerjisi’ olanlara da özel seçenekler sunuluyor.
Pizza her ne kadar İtalyan orijinli görünse de lezzet faktörü ve sunum şekli yöre ve mutfak kültürüne göre değişebiliyor. Ortak olan ayrıntı hemen hepsinin kalori, yağ ve karbonhidrat içeriğinin belirtiliyor olması. Bu özellik pizza ağırlıklı fast-food zincirlerinde neredeyse standart hale gelmiş durumda.
Bazı zincirler kalorisi düşük sosların ve şekersiz içeceklerin kalori değerlerini özellikle belirtiyorlar. Fast food pizza zincirlerinde ‘bol lifli hamur’ seçenekleri ile az yağlı peynirlerle hazırlanmış alternatifler de sunuluyor. Fast food hamburger zincirleri ya da büfeleri bu tür gelişmelere ayak uydurmuş görünüyor. Standart hamburger eti yerine tavuk veya hindiden yapılan kıyma kullanılması ilgi çekiyor. Dürüm ve dönerlerde de benzeri gelişmeler uzunca bir süredir devam ediyor. Tipik örnekleri ‘Tavuk Döner’, ‘Hindi Döner’ ve ‘Sebzeli Döner’ vb.
YENİ BİR GELECEĞE DOĞRU…
Gelelim işin en ilginç yanma: Dünyanın gelişmiş ülkelerinde yeni trend, fast food mönüsündeki birkaç ufak değişiklik değil; tüm çeşitlerin sağlıklı alternatiflerden oluşması. Aslında bu durum çok da yeni bir konsept sayılmaz; ancak günümüzün sağlık koşulları göz önüne alındığında (obezite, tip-2 diyabet, corona salgını, sedanter yaşam vs.) nedeniyle gittikçe talep edilen bir trend. Buna odaklanmış fast food zincirleri ‘sağlıkla bütünleşme’ yolunda ilerliyor, insanların beslenme eğilimlerini her yönden etkiliyorlar. Bu önemli seçenekler; ‘sağlık sorunları’, ‘özel diyetler’, ‘kilo problemleri’ ve ‘besin alerjileri’ göz önüne alınarak hazırlanıyor. Sıradan fast food türlerine göre menüler biraz daha pahalı ama kullanılan malzemeler çoğunlukla doğal. Üstelik ‘GDO’suz ya da organik. Lezzet unsuru ve kalitenin üst düzeyde tutulması ise fast food’un pratikliğini ve diğer yararlı özelliklerini tamamlıyor.
Tüm fast food türlerinden burada bahsetmek mümkün değil; o yüzden kısaca hamburger ve pizzaları ele alıyoruz. Şimdiden ilgi görmeye başlayan tipik örnekleri var: Yeni nesil hamburgerlerin bazıları kendine özel, kolay sarılabilen çok yumuşak yapraklı marul ve ‘büyük şemsiyeli portabella mantarları’nm arasında sunuluyor. Eğer ekmek içi ve benzeri bir hamburger istenirse şu anda epey popüler, peynir ve yumurta akından üretilen, tamamen tahılsız, neredeyse karbonhidratsız ‘bulut ekmeği’ (cloud bread) kullanılıyor. Bu alternatiflere en çok obezite sorunu olanlar, ‘ketogenik diyet’ uygulayanlar ve diyabet hastaları ilgi gösteriyor.
Ayrıca ‘kinoa’, ‘amaranth’ ve ‘greçka’ unları kullanılarak yapılan hamburger ekmekleri de çölyak hastalarının çok tercih ettikleri arasında.
KÜRESEL ÇAPTA ÜN KAZANABİLİRİZ!
Bu arada hamburgerlerde kullanılan bildiğimiz etler de evrim geçirmiş gibi görünüyor; soya fasulyesi, mercimek, nohut, kuru fasulye ve bezelye proteini gibi doğal malzemelerle üretilen hamburger köfteleri mönülerde şimdi epeyce yer alıyor. O kadar çok bitkisel burger çeşidi var ki vejetaryen olmayanların bile damak tadına hitap etme şansları var. Ayrıca bilindik tavuk ve hindi burgerlerinin yanı sıra; ton balığı ve somonla hazırlanan balıklı burgerler şimdiden popüler olma yolunda. Kırmızı etten vazgeçemeyenler için yağsız keçi eti içeren hamburgerler de çok tutulan seçenekler arasında.
Pizzalar ise yukarda saydığımız metotlardan bazıları kullanılarak üretiliyor. Son yıllarda suyu giderilmiş patlıcan, karnabahar gibi sebzelerin uygun peynirlerle karıştırılarak elde edilen pizza hamuru alternatifleri böylesi fast food zincirlerinde ve restoranlarında sunulmaya başlanmış durumda. Pizzayı daha da sağlıklı hale getiren bir diğer unsur da kullanılan peynir çeşitleri: ‘Az yağlı’ ve ‘yağsız’ peynirlerin yanı sıra; badem ve Hindistan cevizi gibi kuru yemişlerden elde edilen ‘bitkisel peynirler’ vejetaryenleri olduğu kadar değişik lezzet arayışı içinde olanları da cezbediyor.
NUR DEMÎROK
Gıda sektörüne yatırım her zaman kazandırır.