Çin’e Mal Satmak Şimdi Daha da Kolaylaştı

TEMSİLCİLİK AÇIYOR

Türk iş dünyasında 11 bini aşkın üyesi ile 60 bine yakın işletmeyi temsil eden MÜ-SÎAD (Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği) da Çin’i radarına aldı. Pekin, Şanghay, Shenzheıı vc Xiamen’da temsilcilik açan dernek, Çin’deki Hong Kong ve Guangzhou’nun da aralarında bulunduğu 10 eyalette de temsilcilik açmayı planlıyor. MÜSİAD Yurtdışı Teşkilatlanma Başkanı İbrahim Uyar, “Ticaret hacmi bakımından dünyanın en büyük ikinci ekonomisine sahip olan Çin, her geçen yıl ihracat ve ithalat rakamlarını yükselterek pazarını genişletiyor. Son dönemdeki gelişmeleri de göz önüne aldığımızda Çin’in, Türkiye açısından öneminin giderek arttığını görebiliyoruz. 2017 sonunda iki ülke ticarct hacmi 28 milyar dolar seviyesine ulaştı. Tüm bu verileri değerlendirdiğimizde Çin’de daha aktif olma kararı aldık. Çin’in 10 eyaletinde MÜSİAD temsilcikleri açıp üyemize ve ülkemize önemli katkılar sunmayı amaçlıyoruz” diye konuşuyor. Türkiye, Çin’e 2018 yılında 2 milyar 917 milyon dolarlık ihracat yaptı. Bu ihracatın yarısından fazlası madencilik sektöründen geldi. 2018’de bir önceki yıla göre Çin’e madencilik ihracatımız yüzde 17 oranında düşse bile 1 milyar 506 milyon dolar olarak gerçekleşti. Bu ihracatın önemli bir bölümünün blok mermer ihracatından geldiğini belirtelim. Çin’e mermerin ardından sırasıyla kimya ürünleri ve tekstil ürünleri satılıyor. Kimya ürünleri ihracatımız 2018’de yüzde 25 artarak 446 milyon 568 bin dolar olurken, tekstil ihracatı ise 145 milyon 819 bin dolar oldu.

GIDANIN ŞANSI BÜYÜK

Dünyanın en kalabalık ülkesi olan Çin’e Türk gıda ürünlerinin de ihracat şansı var. Çin’e 45 milyon 489 bin dolar fındık ve mamulleri, 45 milyon dolar hububat ve bakliyat ürünleri, 9 milyon 300 bin.dolar da su ürünleri ihracatı gerçekleştirdik. Çin’in ithalatını arttırma politikası sonrasında Türkiye’nin zeytinyağı, kuru meyve, yaş meyve sebze ve mamulleri, su ürünleri ve hayvansal mamuller sektörlerinde önemli ihracat artışları olması bekleniyor.

Ege Su Ürünleri ve Hay-vansal Mamuller İhracatçıları Birliği Başkanı Bedri Girit, “Fuara ben de katıldım. Çin Devlet Başkanı Şi Jinping fuarın açılış konuşmasında 1.3 milyar nüfusa sahip Çin’in önümüzdeki dönem ithalatın artırılması için gümrük tarifelerinin ve ithalat sırasında oluşan maliyetlerinin azaltılması için adımlar atılacağı müjdesini verdi. Bu yaklaşım Çin’e ihracatını arttırmak isteyen Türk ihracatçılarını heyecanlandırdı” diye konuşuyor.

Çin’deki tarihi fuarın hemen ardından harekete geçen Ege İhracatçı Birlikleri, Çin’in yıllık 50 milyar dolara ulaşan gıda ithalatından daha fazla pay alabilmek için çaba sarfediyor. EIB, geçen yıl aralık ayında 15 milyon nüfuslu Guangdong’a “Gıda Sektörel Ticaret Heyeti” de düzenledi. Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği ve Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği temsilcileri 10-14 Aralık 2018 tarihlerinde Çinli gıda ithalatçıları ile buluştular.

“PAZARA ARACISIZ GİRMELİYİZ”

Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkan Yardımcısı Birol Celep, Türkiye’nin, kuru meyveler ve zeytinyağı olmak üzere pek çok tarımsal üründe dünyanın en önemli üretici ve ihracatçı ülkesi konumunda olduğunu belirterek sözlerine başlıyor. Celep, öncelikli hedef pazarları arasında yer alan Çin ile önümüzdeki dönemde daha yakın işbirliği içinde çalışmak istediklerini kaydediyor. Lüks gıda tiiketimi giderek artan Çin’e son üç yılda Türkiye’nin ihracatını yüzde 100 arttırarak 72 milyon dolardan 144 milyon dolara çıkardıklarını da sözlerine ekleyen Celep, şu bilgileri veriyor:

“Önümüzdeki dönemde ülkemizden Çin’e yapılan gıda ihracatının artmasını temenni ediyoruz. Orta vadede Çin’e 1 milyar dolar gıda ürünleri ihraç etmeyi hedefliyoruz. Türkiye’den Hong Kong ve Vietnam’a giden ürünlerin büyük bölümünün Çin’de tüketildiğini biliyoruz. Ticaret Bakanlığımız, Çin Ticaret Bakanlığı ile yapacağı ikili görüşmelerle Türk ürünlerinin ihracatı için önünü açacak adımları atabilir. Çin pazarına biz tüm gıda ürünlerimizle girersek aradaki aracıları devre dışı bırakıp ülkemize daha fazla döviz kazandırabiliriz. Bu sayede ihracatta ana pazarımız Avrupa pazarında da konumumuz güçlenir, mallarımızın da fiyatı artar.”

Çin’de Batı hayranlığı olduğunu, Türk ihracatçılarının doğru adımlar atarak bu durumu fırsata çevirebileceği öngörüsünde bulunan Celep, sözlerini şöyle sürdürüyor:

“Türk ürünlerini hikayesiyle anlatan tanıtımlar yapıp Çinlilerin Türk ürünlerini tüketmeleri yanında Türkiye’yi ziyaret etmelerini de sağlayabiliriz. Gastrono-mi turizmi turları yapabiliriz. Turizm ile Türk lezzetlerini tarihimizle, birleştirip turizmimizi de geliştirebiliriz. Çin, çok hızlı büyüyebileceğimiz bir pazar.”

MEYVE SEBZEDE HEDEF PAZAR

Meyve sebze mamulleri ihracatçıları Çin pazarında büyümek istiyor. Meyve sebze mamulleri ihracatında Türkiye lideri olan Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği (EYMSİB), 2018’deki son fuar katılımını Çin’in Şanghay kentinde düzenlenen FHC Gıda Fuarı’na yaptı. Türkiye’den 41 firma ile birlikte Şanghay FHC Gıda Fuarı’na katıldıklarını hatırlatan Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Hayrettin Uçak, fuar kapsamında Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği’nin iştigal alanına giren turşular, soslar, kurutulmuş domates, meyve suyu, reçel, tatlandırılmış kurutulmuş meyveler gibi ürünlerin tanıtımı yaptıklarını, standa gelen ithalatçılara tadımlar yaptırdıklarım anlatıyor.

Çin Halk Cumhuriyeti’ni hedef pazarları arasında nitelendiren Uçak, “Çin, tüketim potansiyeli olarak ülkemiz ve Birliğimiz üyeleri için önemli bir potansiyel arz ediyor. 2018’in ilk 10 aylık döneminde büyük bölümü meyve suyu olmak üzere Çin’e 15 milyon dolar ihracat gerçekleştirdik. 2017 ile karşılaştırdığımızda ihracatımız yatay bir seyir izledi. Çin’e yaptığımız ihracatı artırmak için bu ülkede bir tanıtım aktivitesi gerçekleştirmeye karar verdik ve fuara katıldık. Fuarda alman geri dönüşlerin olumlu olduğunu söyleyebilirim. Umuyorum üyelerimiz fuarda aldığımız talepleri değerlendirirler ve ihracatımızın artmasına bizim de bir katkımız olmuş olur. Çin, Japonya, Kore gibi ülkelerde tanıtım etkinliklerimizi devam ettirmek ve bu ülkelerde ihraç ürünlerimizin varlığını sürdürmek istiyoruz” şeklinde konuşuyor.

SÜT VE KAHVE SATABİLİRİZ

Süt üretim fazlası bulunan Türkiye, Çin’e süt ihraç etmeye hazırlanıyor. Tarım ve Orman Bakanlığı bu ihracatın önünü açabilmek için sertifikasyon aşamasını tamamlamak üzere. Bakanlık, süt denetimi ve kalite artırımı konusunda da ciddi bir çalışma başlattı. Türkiye’de toplam süt üretimi 2017’de bir önceki yıla göre yüzde 12 artarak 20 milyon 700 bin ton oldu.

Bu miktarın yüzde 90.6’smı inek sütü oluşturdu. Sütte üretim fazlası bulunuyor. Tarım ve Orman Bakanlığı, bu fazlalığı farklı ülkelere ihraç etmek için çalışma başlattı. Çin ile bir protokol imzalayan bakanlık, bu ülkeye süt ihracatı yapmaya hazırlanıyor. Bunun için sertifikasyon çalışması başlatan bakanlık, bu çalışmada da sona geldi. Türkiye, Çin’e süt dışında kanatlı et ve et ürünleri ihracatının yapılabilmesi için de protokol hazırlıkları yapıyor.

OKKA ailesiyle dünyanın dört bir köşesine Türk kahvesi kültürünü taşıyan Arzum, Şanghay’da düzenlenen Çin Uluslararası İthalat Fuarı’na katılan Türk firmalarından biri. Türk-Çin İş Konseyi Başkanı da olan Arzum’un Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kolbaşı, Çin’deki kahve pazarınm dünya ortalamasının üzerinde büyüdüğüne dikkati çekiyor. Geçen yıl kahve tüketimindeki büyümenin yüzde 20’yi yakaladığını belirterek, “Dünyanın en büyük kahve zincirleri Çin’deki yerini almaya başladı. Hatta Starbucks dünyada en büyük şubesini Şanghay’da açtı. Uluslararası birçok kahve markasının yatırımı var. Bu büyüyen pazarda Türk kahvesinin de şansı var demektir” şeklinde konuşuyor.

ÇİN’DEN DÜNYA PAZARLARINA

Sanica markasıyla ısıtma, soğutma ve boru üreten Fatinoğlu Holding, Çin pazarına gözünü dikti. Çin pazarında Sanica ve Energy marka hermetik kombilerle yer almayı planlayan Fatinoğlu, halen Türkiye’deki yedi fabrikasında ürettiği banyo, boru, radyatör, akrilik küvet spa, ısı, tesisat, cam, ve altyapı ürünlerini 72 ülkeye ihraç ediyor. Firmanın Dış Ticaret Genel Müdürü Uğur Fatinoğlu, “30 yıllık süreçte elde ettiğimiz bilgi ve deneyime güvendiğimizden yurtdışma rahatlıkla yönelebiliyoruz. Faaliyette bulunduğumuz ısıtma, soğutma, boru ve mutfak gurubu ürünlerimizle global oyuncu olmak istiyoruz. Bunun yolunun da Çin’den geçtiğine inandığımızdan bu ülkeye açılmaya karar verdik” diyor. Sekiz yıl önce Çin’e radyatör satmaya başladıklarını söyleyen Fatinoğlu, beş yıl içinde Çin’de 1 milyar dolarlık ciroya ulaşmayı hedefliyor. Çin pazarıyla ilgili ise şu değerlendirmeyi yapıyor: “Bir dönem tırların Çin’e boş gidip oradan malla dolu dönüyordu. Eskiden kimse Çin’e mal satmıyordu. Bu yüzden Türkiye’den boş giden tıra bir konteyneri 150 dolara gönderiyorduk. Şimdi durum değişti. Buradan satışlar arttığı için artık bir konteyner malı bin 300 dolardan daha ucuza gönderemiyoruz. Çin pazarı hızlı büyüyor. Biz de bu pazara inanıyoruz. Çin’deki ciromuzu, beş yıl içinde 1 milyar TL’ye çıkarmayı hedefliyoruz. Çin’de atacağımız adımları bu hedef doğrultusunda atıp, yapılanmamızı da buna göre kurguluyoruz.”

Türkiye öncelikle Çin ile arasındaki dengesiz ticareti, adil ve dengeli bir hale getirmek istiyor. Bunun yanı sıra 2017’de 124 milyar dolar yatırım yapan Çin’den Türkiye’ye yatırım çekmek de amaçlanıyor. Çin bugüne kadar Türkiye’ye 920 milyon dolarlık yatırım yaptı. Kuşak ve Yol Girişimi üzerindeki ülkelere yatırım yapmayı planlayan Çin’in dış yatırımının yüzde 10’unu Türkiye çekmek istiyor.

Hong Kong’un fırsatları artıyor

Kanada merkezli düşünce kuruluşu Fraser Enstitüsü, Çin’in Hong-Kong Özel İdari Bölgesi’ni bir kez daha dünyadaki en serbest ekonomi bölgesi olarak seçti. Başka kurum ve kuruluşların da Hong Kong’un bu durumunu teyit eden raporları var. Arkadaşımız Kerem Köfteoğlu, bu konuyu araştırdı. Çin anakarasına bağlı Hong Kong Özel İdari Bölgesi’ninde tüm işler “Bir ülke, İki sistem, üç gümrük bölgesi ve üç para birimi” çerçevesinde ilerliyor.

Çin hükümetinin yakın zamanda açıkladığı “Guangdong/ Hong-Kong/Makao Büyük Körfez Bölgesi” plani bölgenin mevcut potansiyelinin ikiyi katlanmasına yol açtı. Söz konusu bölgenin 2022 kadar kısa, 2035 kadar da uzun vadeli hedefleri belirlendi. Hedeflerle bölgenin gelecekte dünya standartlarında uluslararası bilimsel ve teknolojik inovasyon merkezine dönüştürülmesi amaçlanıyor. Planla ana kara ile Hong-Kong ve Makao arasındaki işbirliği güçlendirilecek ve bölge bir cazibe merkezi haline getirilecek.

TÜRK ŞİRKETLERİ FAAL

Söz konusu bölgede önemli bir yer tutan Hong-Kong’ta, irili ufaklı 50 kadar Türk şirketinin yatırımının bulunduğu tahmin ediliyor. Bölgenin sunduğu fırsatları yakından izleyen Ariş Mücevherat, TLS Lojistik, Adamarine ve Turkish Cargo şirketlerinin yöneticileri de bu fırsatlardan yararlanmak için Hong-Kong’ta ofis açtı. Ariş Mücevherat’ın önümüzdeki dönemde burada mağazalar açması bekleniyor. Bölge başta teknoloji olmak üzere, e-ticaret, tedarik zinciri, lojistik, profesyonel danışmanlık hizmetleri, hizmet sektörü ve mücevherat gibi alanlarda yatırımcılara önemli fırsatlar sunuyor. DEİK’in [Türkiye Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu) Hong-Kong İş Konseyi’nin İstanbul’da düzenlediği etkinliğe konuşmacı olarak gelen InvestHK (Hong-Kong Yatırım ve Teşvik) Direktörü Stephen Phillips bu fırsatları değerlendirdi.





Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir