Türk Yoğurdunda Girişim Fırsatları Var
Uluslararası tanıtıma açılmanın şimdi tam zamanı! Türk yoğurduyla ilgili konular kolay yollardan geçiştirilemez. Yoğurt aynı zamanda ulusal kültürümüzün bir parçasıdır.
İçeriğe Ait Başlıklar
Yararlı bakteriler mucizesi
Nur Demirok; MERAK bu ya; bir eğitim toplantısında yeni nesilden lise öğrencilerine doğrudan sormuştum: ‘Sevgili gençler sizce bakterilerin iyisi kötüsü olur mu?’ Sorumu yönelttiğim öğrencilerden üçü soruma doğru yanıt vermiş, evet olur, bakterilerin iyisi de vardır, kötüsü de demiş; geriye kalanlardan iksi ise -ne olur ne olmaz- şeklinde çekimser kalıp konuyu ben bilmiyorum diyerek geçiştirmiş; 12 öğrenci ise bakteriler elbette kötü ve hastalık yapıcı organizmalardır, diyerek sorumu yanıtlamışlardı.
Bu çok kısa ve ilginç anekdotu aktardıktan sonra bu kez biraz da -haddimi aşarak- size de sormuş olayım: Bakterilerin iyisi kötüsü olur mu? Çoğumuz bu gerçeği bilmediğimiz ya da hatırlamadığımız için eminim şu türden kolay yanıtlar verilebilecektir: Bakterilerin iyisi kötüsü olmaz: bu tür mikropların hepsi de kötü ve tehlikelidir denebilecektir.
Sağlığımızın Güvencesi
Peki, biz de burada işin gerçeğine değinerek çoğumuzun çok az bildiği sırrı bir kez daha açıklayalım: Evet, bakterilerin iyisi de olur kötüsü de. Kötü bakteriler tehlikeli ve ölümcül enfeksiyonlara yol açarken, iyi bakteriler insan yaşamına sürpriz şekilde olağanüstü pozitif katkılar sunar, bazı gıdalarımızı da ayrıcalıklı lezzetler haline getirirler. Şu bildiğimiz yoğurt örneğin…
Bir tabak ya da bir kâse yoğurdun içinde milyonlarca ve milyonlarca yararlı bakteri bulunur. Burada ‘yoğurt kültürü’ denen yararlı bakteriler yoğurdun bazını oluşturan sütü tam kıvamında bir lezzet dünyasına dönüştürmekle kalmaz; böylece yoğurt bir sağlık efsanesi olmaktan çıkıp, adeta gerçek bir sağlık iksiri haline gelir.
İşin daha da ilginç tarafı, bir bakteri türünün yoğurt dediğimiz sağlık ve lezzet mucizesisi yaratması dünyada beslenme kültürünü de değiştirmiş; bize özgü yoğurt sözcüğü bazı ufak değişikliklerle neredeyse aynen tüm dillerde yer almıştır. Bu ayrıcalığı yaratan ise bugün dünya mutfak kültürü edebiyatında tam bir devrim olarak nitelendirilmektedir.
Yeni Nesil Sağlık Mucizesi
Dahası da var: Yoğurt şimdi bazı enfeksiyonları ve belki de ‘corona belasını’ önlemekte de rol alıyor. En azından şu sıralar bu işin incelenmesini ben epey önemsiyorum. Fransa’da yapılan bir araştırmaya göre, yararlı bakteri zengini yoğurt tıpkı bir ilaç gibi virütik hastalıkların çoğunda klasik tedavi metotlarına ayrıcalıklı bir gıda olarak katkı sunuyor.
Öyle ki, bir özel kür programı çerçevesinde yoğun biçimde yoğurtla beslenen insanların bakteriyel ve virütik enfeksiyonlara daha az yakalandığı, vaka sayıları bazında saptanmış durumda. Bu konuda yayınlanmış yabancı literatür ise hayli zengin. İlgilenenlerin ‘prebiyotik’ ya da ‘probiyotik’ kavramlarını yeniden ve baştan derinlemesine etüt etmelerinde yarar var.
Sadece bu açıdan bakıldığında bile yoğurt sadece bir lezzet hâzinesi değil, diğer bulaşıcı hastalıkların yanı sıra virüs hastalıklarından da koruyucu nitelikte ilginç bir gıda. Ben bir uzman ya da bilim insanı değilim ama şunu artık bu saatten sonra çok iyi biliyorum: Yoğurt yalnız bireyi değil, toplumları da ayakta tutan hem besleyici hem lezzetli geleneksel bir ilaç adeta… Kim bilir belki de yakın bir tarihte yoğurt bazından üretilmiş takviyeler de ortaya çıkabilir.
Sağlıklı Beslenme ve Güzeliğe Giden Yok
Bu duygularla geleneksel pazarlara ve marketlere çıkıp sergilere, raflara bazen şöyle bir göz atıyorum; en ünlü markalar bile tüm bu gerçeklere kıyısından köşesinden değinmiyorlar. Belki de ‘Gıda Tüzüğü’ ve bazı alışkanlıklar buna engel oluyor. Oysa tüm dünyayı Türkiye adıyla özdeşleşen yoğurtla etkilemek ve gündeme taşımak mümkün; yalnız salgınlarda değil, mutfak kültürümüzü tanıtmak, bu işin duayen ülkesi olma ayrıcalığını da belirterek üstelik!
Bir başka ayrıntıyı da açıklayayım: Nerede okuduğumu tam ve net olarak anımsayamıyorum; probiyotik kültürünün lideri yoğurt aynı zamanda yalnız mikrobik hastalıklarla savaşmakla kalmıyor, yoğurt bazından yapılan güzellik kremleri de ilgili literatürde çokça yer alıyor. Bir farkla ki, yoğurdu mayalayan özütlerin tümüyle doğal olması şartıyla.
Doğal lezzet katkıları üretimiyle dünyada öne geçebilirsiniz
“Türk Yoğurdu’nun Kendi Özel Ayrıcalığı Var”
Gelelim işin bir başka boyutuna: Bu konu ülkemizin dünya kamuoyuna tanıtılmasıyla da ilgili. Sağlık boyutu da işin içine girince konunun önemi daha da artıyor. “Türk Yoğurdu” nedir ve niçin kendine özgüdür? Bu konuyu gündeme taşıyıp yeni bir sayfa açarak endüstriyel yoğurt markalarımızı da dünyaya sunma fırsatı ayağımıza geliyor. Ben bu konuda olağanüstü ümitleri ve projeleri olan bir araştırmacıyım. İşin inceliklerini de konuya merak duyan herkesle paylaşmaya hazırım. Unutmayalım ki, yoğurdun anavatanı bu topraklardır.
İsin tam da bu aşamasında ulusal yoğurdumuzun ve katkılı yoğurtlarımızın örneğin (‘Meyveli Yoğurt’, ‘Özel Sebzeli Yoğurt’, ‘İnek Sütünden Üretilmiş Yoğurt’, ‘Koyun Sütünden Üretilmiş Yoğurt’, ‘Keçi Sütünden Üretilmiş Yoğurt’) gibi uluslararası pazarlarda da büyük ilgi toplayacak çeşitleri yeniden sınıflandırmakta ve bu konuda gıda tüzüğümüzü dünyanın gerçeklerine uydurmamızda yarar var.
Hatta biraz daha ileri gidip söyleyebiliriz ki, meyvelerin, sebzelerin isimlerini açıklamakla kalmayıp, onların menşe ve niteliklerini de ihracat tekniği açısından sınıflandırıp standartlaştırmamızda da yarar var. Bu ihracat tekniği, dışarıda epey ses getirebilir. Örneğin ‘Malatya Kayısılı Doğal Yoğurt’ gibi. Bunları çeşitli ve tanınmış türlerimize uyarladığımızda ilgili illerimizin de propagandasını yapmış; ünlü meyve ve sebzelerimizi de dünyaya tanıtmış olacağız. Bu konuyla ilgili ilerdeki yazılarımda, hem teknik hem de içerik olarak daha önemli ayrıntılara ve ihracatta özel standartlaşmaya da değineceğim.
NUR DEMİROK / PARA