KOBİ ağırlıklı şirketlere 23 milyar TL’lik yeni kredi paketi hazırlanıyor
HAZİNE ve Maliye Bakanlığı, Covid-19 salgınının ekonomik etkilerinin sınırlanması amacıyla Ekonomi Reform Programı kapsamında KOBÎ ağırlıklı şirketlere yönelik toplam 23 milyar TL’lik hazine destekli kredi garanti paketleri hazırlığı yapıyor. Bakanlığın Kamu Mâliyesi Raporu’na göre üç ayaklı bir kredi garanti paketi devreye sokulacak. 10 milyar TL’lik kefalet limitini haiz İmalata Dayalı İthal İkamesi Destek Paketi kapsamında Hazine destekli Kredi Garanti Fonu (KGF) teminatı ile 5. ve 6. bölgelerde imalata dayalı, ithal ikamesi ve ihracatı önce-leyen yatırımlara uzun vadeli kredi desteği sağlanacak. Bu destek paketi, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın kefalet desteği ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı faiz/kâr payı desteğini içeriyor. Paketle, işletmelere asgari 6 ay, azami 24 ay ödemesiz dönem olmak üzere azami 120 ay vadeli yatırım kredisi kullandırılacak.
500 BİN TL’YE KADAR KREDİ
İlave istihdam sağlanmasına destek olunması amacıyla, 10 milyar TL’lik kefalet limitini haiz İlave İstihdam Destek Paketi ile mikro ve küçük ölçekli işletmelerden likidite sıkıntısı çekenlere yönelik istihdama kattıkları her bir ilave kişi için Hazine destekli KGF kefaletiyle 100 bin TL’lik krediye erişim imkânı sağlanacak. Ayrıca, Nakdi Ücret Desteğinden faydalanıp, çalışanını tekrar istihdama dahil eden işverenler de şartları taşımaları durumunda destekten faydalanabilecek. Söz konusu pakette, işletmelere asgari 6 ay ödemesiz dönem olmak üzere azami 24 ay vadeli 500 bin TL’ye kadar kredi kullandırılacak.
3 milyar TL’lik kefalet limitini haiz Soğuk Zincir Destek Paketi ile soğuk hava ünitesi ve araç üstü frigorifik kasa yatırımı yapan KOBl’lerin yatırımlarına finansman desteği sağlanacak. Paket kapsamında işletmelere azami 6 ay ödemesiz dönem olmak üzere azami 36 ay vadeli kredi kullandırılacak.
EKONOMİK GÜVEN 41 AYIN ZİRVESİNDE
Şimdi de geçen hafta açıklanan yurt içi verilere bir göz atalım. Ekonomik güven endeksi son 41 ayın zirvesini gördü. Tüketici ve üreticilerin genel ekonomik duruma ilişkin beklentilerini ölçen endeks, Eylül’de aylık yüzde 1.6 oranında artarak 102.4 değerine yükseldi. Eylül’de ekonomik güven endeksindeki artış, tüketici, reel kesim, hizmet ve perakende ticaret sektörü güven endekslerindeki artışlardan kaynaklandı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, inşaat sektörü güven endeksi Eylül’de aylık yüzde 0.7 azalışla 91.8 düzeyinde gerçekleşti.
Ekonomik güven endeksindeki artışların belli ölçülerde son üç aya ilişkin bileşenlerdeki artışlardan kaynaklandığını vurgulayan Kırıkkale Üniversitesi öğretim Üyesi Prof. Dr. Harun öztürkler, hizmetler sektöründe önümüzdeki üç ay için talep bekleyişini ölçen endeksin azaldığına dikkat çekti, öztürkler, “İnşaat sektöründe de önümüzdeki üç ay için daralma beklentisi var. Tüketici güveninde de azalma söz konusu. Önümüzdeki birkaç ay için güven endekslerinin temel belirleyicisi, pandemi ile ilgili gelişmeler olacak” dedi.
Ekonomik güven endeksindeki artışın temelinde hizmet sektörü ve reel sektör güven endeksinin olduğunu vurgulayan Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Burak Arzova da, “Tüketici güven endeksi ise dolar/TL’den çok etkileniyor. İmalat sanayi ve hizmetler sektöründe işler iyi gittiği sürece güven endeksleri genel çerçevede olumlu seyredecektir” ifadelerini kullandı.
20 MİLYAR DOLAR EŞİĞİ GEÇİLDİ
Eylül’de Cumhuriyet tarihinin en yüksek aylık ihracatına imza atıldı. Ticaret Bakanlığı’nın açıkladığı genel ticaret sistemi (GTS) kapsamındaki verilere göre Türkiye’nin ihracatı Eylül’de yıllık bazda yüzde 30 artışla 20.8 milyar dolara, ithalatı yüzde 12.2 artışla 23.4 milyar dolara yükselirken, dış ticaret dengesi yüzde 46.4 azalışla 2.6 milyar dolar açık verdi. Eylül’de ihracatın ithalatı karşılama oranı 12.2 puanlık artışla yüzde 88.9 oldu. 2021 yılının 9 ayında ihracat yüzde 36 artışla 160 milyar 979 milyon dolar, ithalatı yüzde 23.7 artışla 193.4 milyar dolar olurken, dış ticaret dengesi yüzde 14.5 azalışla 32.4 milyar dolar açık verdi. İhracat son 12 aylık dönemde bir önceki döneme göre yüzde 27.1 artışla 212.2 milyar dolar oldu. Böylece Orta Vadeli Program’da 2021 yılı için 211 milyar dolar olan ihracat hedefi aşıldı. Geçen hafta İstanbul Sanayi Odası (ISO) Türkiye İmalat PMI (Satın Alma Yöneticileri Endeksi) anketinin sonuçları da açıklandı. Eşik değer olan 50’nin üzerinde ölçülen tüm rakamların sektörde iyileşmeye işaret ettiği anket sonuçlarına göre, Ağustos’ta 54.1 olarak ölçülen manşet PMI, Eylül’de 52.5’e gerilemesine rağmen sektörün faaliyet koşullarında aylık bazda güçlü bir iyileşmeye işaret etti.
TÜİK geçen hafta hizmet üretici fiyat endeksi (H-ÜFE) verilerini de açıkladı. H-ÜFE, Ağustos’ta aylık yüzde 1.36 artarken, yıllık enflasyonu bir önceki aya göre 3.52 puan azalışla yüzde 34.47 oldu. H-ÜFE’de aylık yüzde 3.35, yıllık yüzde 137.14 ile en yüksek artış gayrimenkul hizmetlerinde yaşandı. Aylık bazda H-ÜFE konaklama ve depolama hizmetlerinde yüzde 1.93, ulaştırma ve depolama hizmetlerinde yüzde 1.79 artış gösterdi. H-ÜFE’de yaklaşık 3.5 puanlık yıllık düşüşü önemsediğini söyleyen Prof. Dr. Öztürkler, ancak ulaştırma ve depolama alt bileşeninde güçlü maliyet artışının devam ettiğini ve bunda enerji maliyetleri ve arz ve lojistik sorunları önemli rol oynadığını kaydetti, öztürkler, kurlardaki artışların da bu süreci beslediğini kaydetti.
GÖZLER ENFLASYONDA
Fahiş fiyatlarla mücadele gündemdeki yerini korurken, gözler 4 Ekim’de açıklanacak Eylül ayı enflasyon verilerine çevrildi. TCMB’nin açıkladığı Eylül ayı piyasa katılımcıları anketinde, Eylül’de tüketici fiyat endeksi (TÜFE) aylık artışı yüzde 1.11 olarak tahmin edildi. Cari yılsonu TÜFE beklentisi bir önceki anket dönemine göre 0.44 puan artışla yüzde 16.74, 12 ay sonrası TÜFE beklentisi de 0.46 puan artışla yüzde 12.94 oldu. Yılsonu tüketici fiyatları enflasyon beklentisini yüzde 17 olarak ifade eden Prof. Dr. Arzova, Eylül’de aylık TÜFE artışı beklentisini yüzde 1.3, yıllıklandırılmış enflasyon beklentisini ise yüzde 19.70 olarak dile getirdi.
Eylül’de TÜFE’de aylık yüzde 1.8, yıllık yüzde 20.2 artış beklentisini ifade eden Tera Yatırım Başekonomisti Enver Erkan, “Küresel fiyat baskılarına ek olarak; gıda ve enerjiden gelen manşet enflasyon etkisinin yukarı yönlü eğilimi devam ettirmesini bekleriz. Son dönemde özellikle enerjide yaşanan küresel üretim açığı ve maliyet etkisinin üretici enflasyonu üzerinde de artış yönündeki baskısı sürebilir. Kurlardaki artış ve küresel fiyat eğilimlerinin yukarı yönlü olması enflasyonda risk dengesini yukarıda tutuyor” dedi.
Prof. Dr. Öztürkler ise “Kurlardaki TCMB faiz kararı sonrasında başlayan yükselişin, doğalgaz başta olmak üzere enerji maliyetlerindeki artış, kış aylarının gerektirdiği artan tüketim malı harcamaları, Yl-ÜFE’deki trend dikkate alındığında yıl sonu için beklenen belirgin bir dezenflasyon sürecinin başlamayacağı, yıl sonu yüzde 17 gibi bir oranda tamamlayacağımızı söyleyebiliriz” dedi.
Prof. Dr. Burak ARZOVA / Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi
“Bitkisel ve hayvansal üretim için üst kurul kurulsun”
Türkiye’de enflasyonun temel kaynağı TL’nin değer kaybı. Maliyet enflasyonu Türkiye’nin temel enflasyonu. Özellikle üretim alanında. Öncelikle ithalata bağımlılığı azaltmak gerekiyor. Sanayide ara malı, tarımda ise tarımsal girdiler büyük çoğunlukla ithal. Burada ithal üründen ziyade yerli üretime geçiş yapmak lazım ancak bu mevcut girişimciler ile çok kolay değil. Ara malı ithalatçılarını ya da ithal edip ihracata yönelik üretim gerçekleştirenleri, yerli ara malı üretilmesi konusunda ikna edebilmek birçok faktörden ötürü zor. İlki, uzun zamandan beri ithalat gerçekleştirenler için üretim ve üretimin risklerini üstlenmek cazip değil. İkincisi ise Türkiye’de üretim maliyetli. Bunun için uzun dönemli planlamalarla hangi ara malının en çok ithal edildiğinden başlayarak devletin rol üstlenmesi ve bu üretimi sanayi için kendisinin yapması lazım.
Tarıma gelince tarım üreticileri için teşvik vermek yerine, tarımın girdi maliyetlerini düşürmek ve ürettikleri ürünleri belirli fiyat düzeyinden tek elden satın almak gerekiyor. Bir diğer önerim ise bitkisel ve hayvansal üretim için bir üst kurul kurulması. Tek işi tarımsal üretim ve tedarik zincirini izlemek olacak olan bu üst kurul vasıtasıyla tedarik zincirini kıranlara anında müdahale etmek ve tarımsal üretimi regüle etmek mümkün olacaktır.
102.6 milyar TL’den vazgeçildi
Enflasyonla mücadele kapsamında Maliye politikaları kanalıyla atılan adımlara da bir göz atalım. Kamu Mâliyesi Raporu’na göre, yönetilen/yönlendirilen fiyat ayarlamalarının yanı sıra salgın kaynaklı etkileri azaltmak amacıyla belirli hizmet sektörlerine yönelik uygulanan KDV indirimleri enflasyonu azaltıcı rol oynadı. Yapılan indirim ve fiyat ayarlamaları sonucunda 102.6 milyar TL’lik kamu gelirinden vazgeçildi. Bu çerçevede eşel-mobil sistemi uygulaması sonucunda sadece 2021 yılı için toplam 46 milyar TL’lik KDV ve ÖTV gelirinden feragat edileceği hesaplanıyor.
Prof. Dr. Harun ÖZTÜRKLER / Kırıkkale Üniversitesi Öğretim Üyesi
“Kredibilite bir an önce inşa edilmeli”
Türkiye’de enflasyonu besleyen iki temel kaynak maliyetler ve beklentiler. Maliyet bileşenlerinden bazılarının (enerji ve emtia) fiyatları uluslararası piyasalarda belirlendiğinden, bu bileşenler ile ilgili yapılabilecek tek şey orta ve uzun dönemde bağımlılığı azaltacak politikaları tasarlama ve uygulamak. Böylece ekonomide bu yönde bir yapısal dönüşümü gerçekleştirmektir. Tarım sektörü üretim süreçleri temelli maliyet artışlar ise, Türkiye’nin yalnızca tarım politikasında değil, göç süreçleri dahil kırsal örgütlenme ve kalkınma politikalarında radikal dönüşümleri gerektiriyor. Enflasyon beklentilerinin temel iki belirleyicisi ise enflasyonun geçmiş davranışı ve karar birimlerinin bu davranış patikaları ile ilgili hafızaları ve ekonomi politikalarını tasarlayan ve uygulayan kurumların itibarıdır. Beklentiler istenilen biçimde yönlendirilmeden, enflasyonla mücadelenin başarılı olma olasılığı yoktur. Bunun için TCMB dahil, ilgili kurumsal çerçevenin kredibilitesi bir an önce inşa edilmelidir.
HÜLYA GENÇ SERTKAYA