Baba Kızın Başarılı Girişimcilik Hikayeleri
SU yönetimi ve kimyasalları konusunda faaliyet gösteren sanayici Taşkın öztürk, 35 yıl önce kızının adını vererek kurduğu Deren Kimya’yı kendi alanında Türkiye’nin devi yaptı. Bugün aralarında Unilever, P&G gibi uluslararası devlerin de bulunduğu 4 bin 500 firmaya mal satıyor. Öztürk’ün kızı Deren Öztürk Mataracı, dermokozmetik alanında yerli bir marka oluşturma hedefiyle 10 yıl önce kurduğu Cosmed, kısa sürede önemli bir atılım yaptı. Yılda 1 milyon kutu ürün satışına ulaşan şirket, her yıl pazar payını artırarak yoluna devam ediyor. İç pazarda bilinirliğini önemli oranda artıran Cosmed, şimdi yönünü yurtdışı pazarlara çevirmiş durumda. Yurtdışında da hedeflerinin yüksek olduğunu söyleyen baba-kız ile Deren Kimya ve Cosmed’in yolculuğunu konuştuk.
Deren Kimya nasıl kuruldu?
Anadolu Üniversitesinde kimya mühendisliği okuduktan sonra İstanbul’a geldim ve su kimyasalları alanında faaliyet gösteren bir şirkette çalışmaya başladım. Birlikte mezun olduğum birçok arkadaşım kimya mühendisliği yapmayı tercih etmedi ama ben mesleğimi yapmak konusunda inatçı davrandım. Patronum yaşı ilerlediği için daha fazla devam edeme- di ve tesisi kapattı. İşi öğrenmiştim “Neden ben yapmayayım” diye düşünerek 1984’te şirketimi kurdum. Zaten başka bildiğim bir iş de yoktu. Eşimle birlikte sadece iki kişi olarak ilk adımı attık. Üretim yapacak bir yerimiz yoktu. İstanbul Kartal’da bir arkadaşımın atölyesi vardı. İçinde yer alan boş bir alanı bize verdi. Gece üretim yapar, gündüz satış ve teknik servis hizmeti için müşterileri gezerdim. Eşim ise müşterilere verilecek teklif dosyalarım hazırlar, ofis işlerini yapardı. İki kişiyle başladığımız Deren Kimya’da şu anda 78 kişi istihdam ediyoruz. 20’den fazla farklı sektöre hizmet veriyoruz. Aralarında de-mir-çelik, gıda, kağıt, ilaç gibi değişik sektörler bulunuyor. Müşteri sayımız ise 4 bin 500’e ulaştı. Müşterilerimiz arasında dünya devleri var. Örneğin P&G, Unilever, Colgate gibi sektörün en büyüklerinin fabrikalarının buhar kazanları bize emanet. Su yönetimi konusunda Türkiye’nin yerli sermaye birikimiyle kurulmuş en büyük firmasıyız. 2018’dc 35 milyon TL’ye yakın bir ciroya ulaştık. Zor bir yıl olmasına rağmen yüzde 39 oranında büyüdük.
Büyümenizin özel bir formülü var mı?
Kulaklarımızı negatif haberlere tıkıyoruz, işimize bakıyoruz.
Bu yıl da yine yüzde 39 büyüme hedefimiz var. İlk üç aylık veriler bu hedeflere ulaşacağımızı gösteriyor. İnsanların elbiseye, ayakkabıya, cama, demir-çelik, çimentoya ihtiyacı var. Bunların tüketimini uzun süreli durdurmak imkansız. Biz iyi bir barometre şirketiz. Fabrikalara mal sattığımız için önümüzdeki dönemlerin seyrinin nasıl olacağını görebiliyoruz. Fabrika çalışırsa, buhar kazanı da çalışır; yani bizim ürünümüz olmadan fabrika çalışmaz. Ürünümüz stok-laîıacak bir ürün değil. Müşteri ürünümüzden ayda 300 kg kullanıyorsa yine o kadar sipariş verir. Dolayısıyla bunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki siparişlerimizde de sevkiyatlarımızda da yavaşlama yok. Piyasayı çok iyi kokladık ve riski dağıttık. Her faturayı kontrol ederim. Siparişlere tek tek bakar hangi müşterinin ne kadar aldığım öğrenirim. Bu şekilde piyasayı yakından takip ediyorum. Ar-Ge yapıyorum.
Son olarak müşteri ihtiyacından yola çıkarak inovatif bir ürün geliştirdim. Müşterinin 10 kg olarak kullanabileceği ürünü 5 kg’lık gramaja düşürdüm.
Bu şekilde müşterinin maliyetini düşürdüm. Belki daha az para kazanmış olacağız ama müşteriyi düşündüğümüzü göstererek uzun vadeli bir işbirliğini garantiliyoruz.
İhracatta var mısınız?
Suyun olduğu her yer bizim doğal satış alanımız. Enerji santrallerine yüksek hacimli satış yapıyoruz. Kendi üretimimiz olan ürünler dışında, dış ülkelerdeki şirketlerin ihtiyaçlarına yönelik çözümler de üretiyoruz. Bulunduğumuz coğrafyanın avantajlarını kullanıyoruz. Ortadoğu ve Körfez ülkeleri başta olmak üzere çevremizdeki ülkelerle çalışıyoruz. Geçen ay Azerbaycan ve Türkmenistan’a ihracat yaptık. Daha önce İrak, Suriye ve Mısır’a ürün yolladık. Orta vadede Kuzey Afrika ülkelerinde büyümek istiyoruz. Geçen yıl 1.5 milyon dolar olan ihracatı bu yıl iki katma çıkarmayı planlıyoruz.
Kızınız sayesinde su yönetimi gibi teknik hizmet gerektiren bir faaliyetten kozmetik alanına giriş yaptınız. Bu süreç nasıl oldu?
Her şey Deren sayesinde oldu. Başka biri beni bu işe ikna edemezdi. Deren’le bu işi konuşmaya başladığımızda Türkiye genelinde 3 bin civarında müşterim vardı, kozmetik sektörünün hedef kitlesi ise milyonlarca kişiyi işaret ediyordu. İlginçtir bizim satış yaptığımız en küçük ambalajımız 25 kilogramdır. Fiyatı ise 2.5-3 euro civarındadır. Ama Deren Kozmctik’in 50 gramlık bir ürünü 200 TL’ye satılıyor. Üç koli kozmetik bizim bir kam-yonluk malın satışının karşılığıyla neredeyse aynı. Elimizde Deren Kimya’nın imkanları varken böyle bir açılım yapmamız cazip görünüyordu. Yeni bir fabrika kurulmayacaktı, üstelik boş bir alanımız da vardı.
Başlarken Cosmed için nasıl bir beklentiniz vardı?
Türkiye’de dermokozmetikte birinci marka olmayı hedefledik. Bu işe önemli bir kaynak yatırmamız gerektiğini de biliyorduk. Ama beklediğimizin de üstünde bir yatırım harcamasıyla karşılaştık. Bugüne kadar 6.5 milyon dolar yatırım yaptık. Hala da devam ediyoruz. Ama bu sayede marka bilinirliği ve güveni yaratabildik. Daha en başından kapasitemizi geniş tutacak bir üretim planlaması yaptık. Kozmetikte gümrük vergileri artınca ülkeye ithal ürün girişi azaldı. Bu da bizim ürünlere talebi artırdı. Kapasitemizi artırdık ve hızlı büyüdük. Şu anda 20 firmanın kozmetik ürünlerini private label olarak biz üretiyoruz. Yakın zamanda bir bebek markasının ürünlerini üretmek üzere anlaşma yaptık. Ürün yetiştiremiyoruz.
Çiğdem Yücesoy Subaşı