Yurtdışında Kurulan Türk Start Up’ları
Sayıları hiç de az değil. Üstelik oldukça da başarılılar. Çoğunluğu Amerika’yı tercih etti. Teknolojinin merkezi Silikon Vadisi’nde de konumlananlar var. Hepsi iddialı hedefleriyle dikkat çekiyor. Aralarında şimdiden dünya çapında tanınanlar da bulunuyor. İşte sınır ötesindeki Türk start up’ları…
Yurt dışında kurulan 23 Türk start up’ı
- Blueground: Yunanistan Expat’lara ev bulma ve farklı hizmetleri alabilme konusunda yardımcı oluyor.
- Citusdata.com: Amerika Büyük veri odaklı açık kaynaklı veritabanı geliştiriyor.
- Flight Recorder: Amerika Mobil uygulama analitiğine odaklanan bir SaaS girişimi.
- Hazelcast: Amerika Java programlama ve yazılım diliyle ilgili açık kaynak kodları paylaşıyor.
- Kobil: Almanya İnternet teknolojileri için güvenlik çözümleri sunuyor.
- Koding: Amerika Yazılım geliştirenlere özel platform sağlıyor.
- Marvel: İngiltere Kod bilgisine sahip olmadan mobil uygulama prototipleri oluşturmayı sağlıyor.
- Medigo: Almanya İnternet üzerinden sağlık turizmine yönelik hizmet veriyor.
- Mobile Action: Amerika Mobil uygulama optimizasyonu hizmeti sunuyor.
- MojiLaLa: Amerika Tasarımcıların geliştirdiği sticker’lar için bir pazaryeri hizmeti veriyor.
- Monument: Amerika Yapay zekayı kullanarak video ve fotoğraf depolamayı daha verimli hale getiriyor.
- MUBİ: Amerika Dünyaca ünlü filmlerin online izlenebileceği bir platform yaratıyor.
- NexDock: Amerika Akıllı telefonları masaüstü ve dizüstü bilgisayarlarla entegre kullanmayı sağlıyor.
- OpsGeni: Amerika Yazılım geliştirme ekipleri için akıllı bilgilendirme sistemi servisi sunuyor.
- Physio Healt: Amerika Kurumsal mobil sağlık platformu olarak hizmet veriyor.
- Salary Fair: Amerika Maaşlarla ilgili tahminleri kendi algoritmasıyla detaylı bir rapora dönüştürüp sunuyor.
- Scorbeyond: Amerika Sınav testleri sunuyor ve sonuçların ebeveynler tarafından takip edilebilmesini sağlıyor.
- Slash: Amerika Klavyeler ile yapay zeka teknolojisini biraraya getiriyor.
- Supercareer: Amerika Online insan kaynakları platformu ile CV’leri akıllı hale getiriyor.
- Udemy: Amerika Online eğitim hizmetleri veriyor.
- Viviso: Amerika Online TV, online TV çözümleme ve analizi konularında hizmetler sunuyor.
- Wanelo: Amerika Sosyal e-ticaret sitesi olarak hizmet veriyor.
- WeSnap: Amerika Birbirinden uzaktaki iki kullanıcının bir fotoğrafı tamamlayıp paylaşmasını sağlıyor.
Blueground, expat’lara ev bulmanın yanı sıra birçok hizmeti temin etmesinde yardımcı olan bir girişim olarak temellerini Yunanistan’da attı. Kod bilgisine sahip olmadan mobil uygulama prototipleri oluşturmayı sağlayan Marvel’in doğduğu ülke İngiltere. Internet üzerinden sağlık turizmine yönelik hizmet veren Medigo da Almanya’nın start up ekosistemi içinde hayat buldu. Yapay zeka uygulaması Monument ve maaşlarla ilgili tahminleri kendi algoritmalarını kullanarak raporlayan Salary Fairy de Amerika’da doğdu ve büyümeye devam ediyor.
Hepsi farklı farklı ülkelerde kurulan bu start up’larm ortak noktası, Türk girişimciler tarafından hayata geçirilmeleri… Sadece bu kadar değil son birkaç yıl içinde onlarca Türk girişimci, girişimcilik hikayesini yazmak için yurt içini değil sınır ötesini tercih etti.
Bu tercihte hiç kuşkusuz girişimcilerin o ülkelerde yaşıyor olmalarının yanı sıra küresel pazarlara daha yakın olma isteği de büyük rol oynuyor.
Bu nedenle de aslında birçok girişimin ağırlıklı olarak girişimciliğin ana vatanı olarak kabul edilen Amerika’da hayata geçmesi de tesadüf değil. Özellikle teknolojinin merkezi olan Silikon Vadisi, küresel pazara hitap edecek ürünler ve girişimler yapmak isteyenlerin bir numaralı tercihi. Teknoloji devlerine ev sahipliği yapan ve deneysel alanlardaki çalışmaların da merkezi olan Vadi, dev şirketlerle iş birliği yaparak daha fazla kullanıcıya ulaşmayı hedefleyen Türk start up’lardan büyük ilgi görüyor, işte Türkler’in yurt dışında kurdukları girişimler ve onların ilham veren sınır ötesi hikayeleri…
DÖRT TUR YATIRIM ÇEKTİ
Efe Çakarel’in ABD’de Silikon Vadisinde kurduğu ve bugün aralarında Türkiye’nin olduğu onlarca ülkede yayın yapan online sinema girişimi MUBI’nin temelleri 2007 yılında atıldı. Bir gün Tokyo’da bir kafede otururken “In the Mood for Love” adında sevdiği bir filmi bilgisayarından seyretmek isteyen Çakarel, dünyanın en büyük üçüncü film pazarı olan Japonya’da internet üzerinden film seyredebileceği bir servis olmadığını fark etti. 150 milyar dolarlık ev eğlencesi pazarının DVD ve kablo/uydudan internete kayacağını görerek o kafede iş planını yazmaya başladı. MUBI’de dünyaca iyi bilinen ve herkesin öyle kolay kolay ulaşamadığı filmler olacaktı. Şirketi kurmak ve belli bir yere getirip finansman kaynağı bulmak için Amerika’da hukuksal desteğe ihtiyaç olduğunu belirten Çakarel, ilk olarak Silikon Vadisi’nin en önemli hukuk şirketinden randevu aldığını anlatıyor. Sonrasındaki süreci de şöyle paylaşıyor:
“Cebimde beş kuruş para yok ama milyarlarca dolarlık bir şirket yaratacağımdan eminim. ‘Siz bana hukuk hizmetleri sunun, ben size ancak ileride sermaye bulduğum zaman ödeme yapabileceğim’ dedim. Kabul ettiler. Elimdeki iki sayfalık iş planına destek olan Wilson Sonsini’ye son on yılda 1 milyon doların üzerinde ödeme yaptım.”
Her gün yeni bir filmi, her türlü cihazla internet üzerinden izleme olanağı veren MUBI, Tokyo’dan New York’a, Roma’dan İstanbul’a kadar pek çok coğrafyadan film izleme imkanı sunuyor. Çakarel, bugüne kadar dört turda 20 milyon dolarlık yatırım almayı da başardı.
EKİP KURMAKTA ZORLANDI
Kısıtlı ve statik bilgi içeren CV dosyalarını (özgeçmiş) sahip oldukları yazılım sayesinde adeta akıllı hale getiren SuperCareer, işverenlerin daha pratik bir şekilde daha doğru adayları bulabilmesine, adayların da kendilerine uygun ve en iyi performans gösterebilecekleri şirketlerle eşleşebilmesine yarıyor. Bir online insan kaynakları platformu olan SuperCareer, bünyesinde bulundurduğu kişilik, genel yetenek ve iş değerleri testleriyle de dikkat çekiyor. Arkın Kora tarafından 2013 yılında ABD’de hayata geçen platformun iddiası hem aday hem işveren için “nokta atışı” eşleşmeler yapabilmek. Kora Holding yatırım şirketi tarafından finanse edilen ve geliştirilen projenin tek odak pazarı Amerika, ihtiyaç duydukları bilimsel kaynağı sadece bu ülkeden temin edebildikleri için girişimi Amerika’da hayata geçirdiklerini belirten Arkın Kora, “Ayrıca Amerika ÎK pazarı aşırı derecede büyük, rekabetçi ve yeniliğe açık bir yapıya sahip” diyor. Yurt dışında girişimciliğe adım atmanın Kora için en sıkıntılı yanı ekip kurmak olmuş. Türkiye’nin imajı sıkıntılıyken Amerika’da ekip kurmanın tamamen ayrı bir zorluk olduğunu, ancak bunları da aştıklarını ifade ediyor. Pazarlamaya yeni başlamasına rağmen SuperCareer’de şu anda aktif olarak ilan açan yüzlerce şirket var. “Bunlar arasında Caterpillar, GE, Imgur, ZipRecruiter, Toys R’ Us ve Randstad gibi büyük şirketler de mevcut” diye anlatan Arkın Kora, şirketin yatırımcıların da dikkatini çektiğini ve şu sıralar New York’ta bir VC şirketi ile temas halinde olduklarını paylaşıyor.
HEDEFİ 500 MİLYON KULLANICI
Slash, New York’ta yaşayan Cem Kozinoğlu’nun girişimi. Slash’m akıllı klavye uygulaması, tipik klavye uygulamalarından farklı olarak, mobilde arama sorununu çözmek üzere geliştirilmiş. Slash, farklı uygulamalarla entegrasyonu sayesinde iMessage, WhatsApp, Messenger ya da bir başka mesajlaşma uygulaması üzerinden sohbet ederken, şarkı ya da gif gibi paylaşımları, buluşma için mekan önerilerini klavye üzerinden yapmayı sağlıyor. Bu iş fikrinin, “Nasıl kullanıcıların mobil uygulamaları terk etmeden arama yapmasını sağlarım” diye düşünürken ortaya çıktığını belirten Kozinoğlu, sözlerine şöyle devam ediyor:
“Aklıma bütün uygulamaların içinde çalışan tek ara birim olan klavyenin içine arama motorunu koymak geldi. Teknik altyapım müsait olduğundan bir prototip yapıp bu fikri denemeye başladım. Tanıdıklarımdan 500 bin dolarlık bir yatırım alıp Slash’i kurdum.” 2015’in hemen sonunda ProductHunt sitesinde, Apple, Tesla, Snapchat gibi rakiplerin arasından yılın ürünü seçilen Slash, Apple’ın App Store’da uygulamayı ön plana çıkarmasıyla 300 bin kullanıcıya ulaştı. Son olarak adını Tapslash SDK koydukları ürünlerinin ilk uygulama partneri olan MeetMe ile 200 milyon telefonun içine girdiğini belirten Kozinoğlu, “Birkaç ay içinde yarım milyar telefonun içinde var olmayı planlıyoruz” diye anlatıyor.
Şu ana kadar 2,2 milyon dolar yatırım alan Splash, önümüzdeki dönemde de Amerika ve Asya’da büyümeyi planlıyor.
3 BİN TASARIMCISI VAR
Silikon Vadisi merkezli MojiLaLa, sticker’lar için bir pazaryeri olarak konumlanan bir girişim. Sadece mobil platformlar aracılığıyla kullanıcılarına ulaşan MojiLaLa ile dünyanın dört bir yanındaki tasarımcıların hazırladığı sticker’ları telefonunuza indirip dilediğiniz uygulamada kullanabiliyorsunuz. MojiLala’mn kurucu ortağı Şahin Boydaş, daha önce de ortağı Dana Loberg ile birlikte Hollywood stüdyolarına teknoloji altyapıları sağlayan MovieLaLa’yı hayata geçirdiklerini anlatıyor. Bu süreç içerisinde tasarımcıların emoji ve çıkartmalarını satabileceği bir pazaryeri olmadığını gördüklerini ifade eden Boydaş, “MovieLaLa’yı Silikon Vadisinin şu anda en gözde şirketlerinden birine sattıktan sonra MojiLaLa üzerinde çalışmaya başladık. Fikir ve prototip çalışmaları bittikten sonra 2016 yılının sonuna doğru MojiLaLayı kurduk” diyor.
Bugün gelinen noktada MojiLaLa’mn indirilme sayısı 500 bini geçti. Platform üzerinde 20 binden fazla çıkartma ile emoji ve 3 binden fazla tasarımcı yer alıyor.
Şu ana kadar 1 milyon dolardan fazla yatırım alan MojiLaLa, iMessage App Store’un en büyük çıkartma dağıtıcısı konumuna gelmiş durumda. Boytaş, tamamen küresel odaklı bir girişim olan MojiLaLa ile hedeflerinin daha fazla büyümek olduğunu dile getiriyor. “Bu alanda hem tasarımcıların hem kullanıcıların ilk aklına gelen şirketlerden birisi olmak istiyoruz” diyor.
2’NCİ OFİSİNİ AÇTI
2012 yılında Berkay Mollamustafaoğlu tarafından Washington DC’de kurulan OpsGenie, yazılım geliştirme ekipleri için akıllı bilgilendirme sistemi servisi sunuyor. OpsGenie’nin daha önce çalıştığı bilgi işlem sektöründe Amerika ve Avrupa’da müşteriler için çözüm geliştirirken pazarda onların ihtiyaçlarını karşılayacak bir ürün olmadığını fark etmesiyle ortaya çıktığını belirten Mollomustafaoğlu, kuramlara yazılım tabanlı ürünlerini servis olarak verdiklerini söylüyor. Bilgi işlem alanında dünyadaki en büyük pazarın Amerika olduğunu, geliştirdiği ürünün potansiyel müşterilerinin de büyük çoğunluğunun bu ülkede bulunması nedeniyle şirketini orada kurmayı uygun bulduğunu dile getiren Mollomustafaoğlu, şöyle devam ediyor: “Şirketimiz ürünümüzü sunduğumuz ilk yıldan bu yana tutarlı bir şekilde hemen her yıl yüzde 200 büyüme gösterdi.
2016 Mayıs ayında Amerika’nın önde gelen risk sermayesi yatırımcılarından Battery Ventures’tan 10 milyon dolar yatırım aldık. 60’tan fazla ülkede 2 bin 300’ün üzerinde müşterimiz var.
Geçen yıl Boston’da Amerika’daki ikinci ofisimizi açtık. Önümüzdeki iki yıl içerisinde kuramların olay çözüm sürecinin yönetiminde en güvendikleri şirket olup, bu pazarın lideri olmayı hedefliyoruz.”
KÜRESEL ŞİRKET OLACAK
Blueground 2013 yılında Atina’da kuruldu. 2016 yılında Türkiye ve Dubai’de, 2017’de ise Amerika pazarında faaliyet göstermeye başlayan girişim, expat’lara ev bulmaları ve farklı hizmetleri alabilmeleri konusunda yardımcı oluyor. Blueground Kurucu Ortağı Kurtuluş Cumhur Korkmaz, girişimin kuruluş öyküsünü şöyle anlatıyor:
“Hikayemizin temelinde, ortağım Alex ve benim Seul’de Samsung genel merkezinde çalışırken karşılaştığımız zorluklar yatıyor. Uzun süre expat olarak yurt dışında yaşadığımız dönemlerde aradığımız gibi bir ev bulamamaktan, ev içerisindeki teknolojik aletlerin kullanıma kadar birçok alanda sıkıntı yaşadık. Bu durum bizim için bir farkındalık yarattı ve Blueground’u kurmak için yola çıktık.”
Yurt dışında olduğu kadar yurt içinde de büyüme yolculuğunu sürdüren Blueground, özellikle Türkiye’deki potansiyeli değerlendirmek niyetinde. Türkiye’de 15 binden fazla yabancı profesyonele ev sahipliği yapan yaklaşık 400 milyon Euro’luk bir pazarın olduğuna dikkat çeken Korkmaz, halihazırda İstanbul’da 100 daireleri bulunduğunu ve yönettikleri daire sayısını hızla artırmaya çalıştıklarını söylüyor. Girişimin kısa ve orta vadedeki planı ise Amerika, Avrupa ve Orta Doğuda daha fazla yayılmak, özellikle expat’ların yoğun olarak yaşadıkları ülkelere girerek küresel bir şirket olmak.
ERCAN ERCIYES MONUMENT KURUCU ORTAĞI
EN ÇOK YATIRIM TOPLAYAN TÜRK GİRİŞİMİ
DEPOLAMA ÇÖZÜMÜ BULDU: Ağustos 2015’te kurduğumuz Monument’i ortağım Semih Hazar ile birlikte hayata geçirdik. Artan sayıdaki fotoğraf ve videoların depolaması ve yönetiminde yaşadığımız sorunlara çözüm olarak geliştirdiğimiz ürünümüz, kısa sürede büyük ilgi gördü. Bunun etkisiyle de Monument, kitle tonlama platformu Kickstarter’dan en çok yatırım toplayan Türk girişimi olmayı başardı. Girişimin aldığı toplam yatırım 1,8 milyon dolar.
ÇİN’DE ÜRETİM YAPIYOR: Monument için Kuzey Amerika pazarına öncelik veriyoruz. Kickstarter kampanyasında da açık ara talep buradan geldi. Ayrıca Amazon.com’un Exclusives Programı’na kabul edildik. Bu program da Kuzey Amerika pazarındaki fırsatları değerlendirmemiz açısından önemli. Şu anda Amazon’un desteklediği sınırlı sayıdaki tüketici elektroniği ürününden biriyiz. Halen birçok ülkeden çok sayıda distribütörlük teklifi alıyoruz. İlerleyen zamanda kademeli olarak daha geniş bir coğrafyaya açılmaya başlayacağız. Çin’in Shenzhen şehrinde kendi üretim hattımızda üretim yapıyoruz.
Bu yılbaşından itibaren de Kickstarter destekçilerine ürünleri sevk ediyoruz.
DEVRİM YAŞAR KODING CEO’SU
“AMERİKA BORSASINA ÇİMİLİRİZ”
İHTİYAÇTAN DOĞDU: Koding’in ortaya çıkmasına; o sıralar Almanya’da yaşayan kardeşim ve kurucu ortağım Sinan ile uzaktan, aynı yazılım projesi için birlikte çalışma ihtiyacımız sebep oldu, ilk önce yalnızca kendimizin kullanacağı bir araç geliştirmeye karar verdik.
Sonrasında kendimiz için geliştirdiğimiz bu aracı internete koyduk. 0 zamanlar ismini Kodingen koymuştuk, internete koyduğumuz Kodingen on binlerce kişi tarafından kullanılmaya başlandı.
KURUMSAL MÜŞTERİLERİ VAR: Koding’i en basit şekilde “Yazılım geliştirenler için Facebook” olarak tarif edebiliriz. Hem bireysel yazılım geliştirme ekipleri hem kurumsal şirketler Koding’i kullanarak yazılım geliştirme süreçlerini çok daha efektif ve kolay hale getirebiliyor. Gelir modelimiz ise kurumsal şirketlerden aldığımız aylık abonelik ücreti üzerine kurulu. Koding şu an 2 milyona yakın yazılım geliştirici üyeye ve Apple’dan NASA’ya kadar yüzlerce kurumsal müşteriye sahip. 10 yıl sonra Koding’i dünyanın her yerinden on milyonlarca yazılım geliştirici üyesi olan bir şirket olarak hayal ediyoruz. Bu noktaya ulaştığımızda belki milyarlarca dolarlık bir şirket olabilir, Amerika borsasına açılabiliriz.
Özlem Bay