Somunarası Bayilik Şartları

Somunarası markanızdan bize bahseder misiniz? Ne zaman kuruldu ? Gıda sektörün girme fikri nasıl ortaya çıktı?

iki göçmen ailesinin bir araya gelmesi ile hayat bulmuş bir marka Somunarası. Aslında temeli uzun zaman öncesine dayanıyor diyebilirim. Kavara ailesi 1993 balkan savaşında zorunlu olarakTürkiye’ye geliyor. Geçen zorlu yıllarda Dzevada hanım, oğlu Nino ile birlikte sektör içerisinde çeşitli faaliyetlerde bulunuyorlar. Köfte bu aşamada önemli bir yer oluşturuyor. Benimse sektörde akademik anlamda bir geçmişim olmasına rağmen, ticari geçmişim daha çok başka alanlarda olmuştu.Sonrasında 2011 de yollarımız kesişiyor. Ve gastronomi sektörüne yeni bir soluk katmak adına güç ve işbirliği yapıp, franchise tabanlı bir marka oluşturmak için yola çıkıyoruz, iki yıla yakın bir dönem sadece arge için çalışıp,altyapı yaptık. Bu dönemi hem yatırım anlamında hem de emek anlamında yorucu yıllar olarak adlandı- iR rabilirim. Ancak bayilik ile büyüme planı ile yola çıkıyorsanız, w sisteme inanmalı ve tüm altyapınızı bunun üzerine konumlandırmalısınız. Hazır olduğumuza inandığımız bir dönemdi ve ilk şubemizi 2014 yılının haziran ayında  İzmir Karşıyaka’da açtık, ilk şubemiz de bir franchise! Doğrusu zor bir iş. Çünkü size inanan ve hayalinize yatırım yapacak insanlar bulmak demek. Ancak biz çok doğru bir altyapı ile doğru bir işin sahibi olduğumuzu biliyorduk artık. Ve bunu anlatmak kalmıştı geriye. Hala daha da anlatıyoruz.Ve birbirimize inandığımız yatırımcılarımızla hikayemizi yazmaya devam ediyoruz.

somunarasi bayilik

Şu an kaç mağazanız bulunuyor? Şubelerinizin kaçı franchise? Yakın zamanda açacağınız mağazalar nerede olacak?

Biz tam bir franchise firmasıyız. Kendimize ait bir şubemiz yok. Aslında olması yönünde bir planımız da yok. Çünkü bir merkezi yönetim planı içinde çalışıyoruz, kendinize ait şube demek farklı , bir kadro derinliği ve farklı fokus noktalan demek. Odaklandığınız yeri bir anlamda dağıtmanız demek. Bu açıdan büyüme planımızı frachise sistem üzerine kurgulamaya devam ediyoruz. Netice olarak halihazırda işleyen oniki eden altı şube var. Bunlara inşaasına başlamak üzere olduğumuz iki şubeyi de ilave edersek, toplam onüç ilde yirmiyi bulduğumuzu söyleyebiliriz.

Şu an İzmir, İstanbul, Antalya, Afyon, Denizli, Kocaeli, lsParta, Yozgat, Kayseri ve Eskişehir’de açık olan şubelerimizle faaliyetimize devam ediyoruz. Yakında Uşak, Erzurum, Ankara ve İstanbul’un farklı bölgelerinde açılacak şubelerle de devam edeceğiz. Bu arada birçok il için de görüşmelerimiz devam ediyor, inşallah 2017’yi 35 şube hedefini geçerek kapatmak niyetindeyiz.

Franchise verirken öncelikli kriterleriniz neler? AVM yoksa cadde mağazası mı tercih edersiniz?

Aslında ilk kriteri, yatırımcı odaklı cevaplamak daha doğru olur kanısındayım. Size farklı gelecek belki ama,Türk insan yapısına uygun olmayan bir sistem aslında franchise sistem. Çünkü insanımız inisiyatif kullanmayı severi ve çok sistem içinde bir kalıpta olmayı kısıtlayıcı bulan, daha özgür hareket etmeyi tercih eden bir yapıya sahip. Bu sebepten dolayı bizim ilk y kriterimiz oluşturduğumuz sistemi harfiyen uygulayacak ve bunu para kazanma fırsatına çevirecek profildeki adaylar. Bu kriter bizler için önemli.Lokasyon sonrasında önem arzediyor. Burada da hem AVM, hem cadde mağazalı konseptler üzerinde yürüyoruz. İş yapabileceğine kanaat getirdiğimiz ve yatırımcımızın para kazanabileceği inancını taşıdığımız yerleri öncelikli tercih ediyoruz. Bir yeri beğenmek sadece yeterli olmuyor. Çok parametre var, bir yere doğru lokasyon demek için, iş geliştirme dediğimiz bu süreç bazen o lokasyonu bünyeye katmak için çok uzun zamanları harcamayı gerektiriyor, iki buçuk yıl uğraşıp sonrasında bünyeye kattığımız lokasyon dahi var. Bizim sektörde doğru lokasyon işin %60 ını oluşturuyor düşüncesindeyim. Geri kalan %40 belki içinde yüzlerce detay barındırıyor ama işte orası da bizim işimiz…

Günümüzde var olan rekabete yönelik yapmış olduğunuz çalışmalar nelerdir? Rakiplerinizden ayrışmak adına neler yapıyorsunuz?

Aslında tercih edilen bir marka olmak, farklılıklarınızı ortaya koymaktan geçiyor. Sektörün üç ana yapı üzerinde konuşlandığını düşünüyorum. Konsept odaklı modeller, fiyat odaklı modeller ve ürün odaklı modeller. Hepsine örnek oluşturabilecek firmaları zannederim sıralamak zor olmaz. Biz kendimizi ürün odaklı görüyoruz, işimizin merkezine ürünü koyduk biz.iddaalı bir söylem diyebilirsiniz ama, bizce Türkiye’nin en iyi köftelerinden birini yapıyoruz. Seçkin danaların, en kıymetli yerlerinden özel reçetelerle üretilmiş köfteler sunuyoruz misafirlerimizin beğenilerine. Asıl kazanımımızın da bu olduğu görüşündeyim. Arkadaşlarımızın yaptığı çalışmalarda görüyoruz ki, bize gelen müşterimiz, mutlaka bir daha geliyor ve mutlaka birilerine önerip onları da müşteri haline getiriyor. Bunu ürün odaklı yapımıza bağlıyoruz. Nitelikli ürün prensibinden asla taviz vermeyeceğiz. Bir de sisteme olan inancımızdan bahsetmek sanırım yanlış olmaz. Burada kişilere değilde sisteme bağlı bir model oluşturmak için çalıştığımızı söyleyebilirim.

Yatırımcılarımızın tüm organizasyonu en basit haliyle kontrolü için teknolojik yardımcılar oluşturduk. Uzun zaman üzerine çalışıp emek verdiğimiz, çözüm ortağı olan yazılımcı firmalarla ortaya koyduğumuz efektif çalışmalar sonucunda tamamlamaya yakın olduğumuz sistemlere sahibiz.Neticede hem web tabanlı hem de mobil cihazlarda uygulamalar yardımıyla çalışan bu yardımcılar, işleri inanılmaz kontrollü götürebilme olanağı sağlıyor. Oluşturduğumuz bu farklılıklarla yatırımcılarımızın yatırımlarını da koruyabilmelerine fırsatve-riyoruz. Uzun zaman emek verdiğimiz bu çalışmaları çok yakın bir zamanda sonuçlandırıp, yeni program ve aplikasyonları bayilerimizin kullanımına sunacağız. Sorunuza şunu da eklemek isterim. Bir iş sahibi hayal ettiği işi, partner veya çalışanlarının kafasına kendi hayal ettiği şekilde yerleştiremezse, o işin başarıya ulaşması beklenemez. Bu fikirden hareketle merkezi yapıda en önem verdiğimiz oluşum işimizin operasyon ve pazarlama kadrosu. Arkadaşlarımızla sürekli yaptığımız iletişimler, onların sahada eğitimlerle oluşturduğu Somunarası çalışanlarını besliyor. Bu öğretiler de ortaya çıkarmaya çalıştığınız Somunarası prensiplerini tamamlıyor. Bu zorlu ve meşakkatli süreç imtina edilmediği sürece sizi çok yükseklere taşır fikrindeyiz. Sizin vesilenizle de bu emeği sahada veren tüm ekip arkadaşlarıma da teşekkürlerimi iletmiş olayım.

somunarasi franchise

Bir diğer konuda lezzet meselesi… Firmalar hızlı olmak için lezzetlerinden fedakarlık edebiliyor. Sizce bu ne kadar doğru? Sürdürülebilirlik açısından hızlı olan marka mı yoksa lezzetli olan marka mı devamlılık sağlayabilir? Her iki kriteri karşılamak içir firmalar neler yapabilir?

Bizim ürün odaklı planlama yapan bir model olduğumuzu söylemiştim hatırlarsanız.Bu, nitelikli üründen ve dolayısıyla lezzetten asla vazgeçmemeyi gerektiriyor. Aslında siz bu prensipten vazgeçmediğiniz sürece takdir arkasından geliyor. Sonrası da büyümeyi getiriyor. Hızlı büyümek düşüncesi aslında rüzgar eserken yelkeni doldurmak esasına dayanıyor. Bazı işlerin belli dönemleri olur. Aslında ticaret biraz böyle. Bu fırsatı değerlendirip yapabildiğimi yapayım diyor iş sahibi. Bizim franchise sistemde bu asla yürümez. Sürdürülebilir kaliteyi ve devamlılığı her alanda sağlamazsanız sistem bir süre sonra çökmeye mahkumdur. Ben yapabildiğimi yapayım düşüncesi kişinin biraz vicdanı ile hesap yapmasını gerektirir ki, Franchise sistem sahibi ve yöneticileri başkalarının parası ile kendi sistemlerine olanak sağladıklarını unutmamalıdırlar. Günümüzde şunu çok iyi biliyoruzki, lo-kasyonu görmeden adayı tanımadan bayilik sözleşmeleri imzalanabiliyor. Bu kadar büyük sorumluluğu olan bir işin, böyle basite indirgenerek yorumlanması ve hızlı bir şekilde aksiyona geçilmesi, sektörün geldiği yer itibariyle biraz oturup düşünmemizi gerektiriyor.

Yatırımcılara burada çok önemli bir iş düşüyor. Sadece bir iş yapmak için bir bütçe ayrılması bu sektöre adım atmak için yetmez aslında, işi iyi anlayıp inanç beslemek gerekiyor, işe inanmanız ve bütçe ayırmanız da bir anlamda eksik kalıyor. Çünkü ikisini bir torbaya koyup ağzını bağlamalısınız. Hevesi kaybetmeyip, yatırım yapacak doğru markayı bulmak için de zaman harcanmalı. Bu bağlamda sorunuzdaki hızlı büyüme kısmına kısmen de olsa cevap vermiş oldum. Size alt yapımız için, hiç şubemiz olmadan iki yıl çalıştığımızdan bahsetmiştim. Eğer bu kısım doğru planlanırsa hızlı demeyelim ama sistemli ve bir periyotta büyümenin yolu açılmış oluyor firmalar için. Ancak lezzet kısmına gelirsek burada reçeteler, standardizasyon, olumsuz koşullara direnç gösterme anlayışı giriyor devreye, iyi ürün iyi malzeme ile yapılıyor, iyi malzemenin de ne yazıkki bir bedeli var ve çoğu zaman ağır. O zaman lezzetli bir ürün için malzemeden kaçamıyorsunuz. Kendi işimizden örnek verecek olursak. Dünyanın en pahalı etini yiyoruz belki. Piyasada bu etin fiyatı herkes tarafından bilinirken, ucuza ve inanılması zor fiyatta köftelere nasıl güven duyarak yiyebiliyoruz ve ötesi çocuklarımıza nasıl yedirebiliyoruz? Bu anlamda ben son tüketiciye de şaşıyorum doğrusu. Yani başarılı olmak için ürünün lezzetini kalitesini düşürmek yerine başka şeylere önem verip, pazarlama stratejilerinizi bu düşünce üzerine kurgulamalısınız. Hızlı büyümek adına lezzet ve kaliteden vazgeçmenin kesinlikle yanlış bir yaklaşım olduğu fikrindeyiz. Doğru ve kaliteli bir kurgu, işimizi yüceltmek ve yükseltmemizin garantisidir.

Franchise hattı

0232 445 44 42





Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir